yapamadığım şey. sanırım içimi kağıda dökecek kadar yalnız değilim.
insanlar istanbulu neden bu kadar sevdiğimi sorarlar. boğaza, haliçe, galata kulesine, dikilitaşa ve sair şeye derdimi anlatabiliyorum ben çünkü. bazen sözlerle bazen bakışlarla konuşuyorum istanbulun sabırlı ve yaşlı dinleyicileriyle. sonra akşam eve gelince aklımdan elime oradan da kağıda geçecek mesele kalmıyor. o gün konuştuğum yetmezse, balkonda kağıdın içine sarılmış tütüne anlatırım derdimi. rahatlatır; yine kağıda kaleme lüzum bırakmaz.