ortaokul yıllarında buffy ile başlayan macera, the x-files, two and a half men, cold case, smallville, six feet under, scrubs, desperate housewives gibi dizilerle devam etmişti.
ama en önemlileri gilmore girls ve prison break'ti benim için. gilmore girls'te kendi hayatımı izliyor gibi olurdum. anne ve kızdan oluşan minik bir aile ve sevimli bir kasaba. prison break de lisenin son senesine denk gelmişti. her perşembe oturur michael'ı izlerdim. ama ben sucre'yi daha çok seviyordum. yeni yeni oturan etik anlayışım içinde de t-bag'e sempati duymak dünyamı sarsıyordu biraz açıkçası.
2007 ve sonrasında artık internetten izliyorduk dizileri ve ihtiyacımız kalmamıştı bu kanala. yine de vedasını gördüğümde dün gece çok sevdiğim bir şeyi kaybetmiş gibi üzüldüm. hani olur ya bazı şeyler, kaybedene kadar aslında tuttuğu yer anlaşılmaz. bunun gibi bir his. çiçekli sansürleri bile özeldi. film bittiğinde dakikalarca yazılar akıp giderdi. saygılıydı emek verenlere. ustalara saygı kuşağı vardı. ufkumuzu genişletti fark etmeden.
yerini alan kanal içerik olarak çok az benzerlik gösterse de bir cnbc-e olamayacaktır. çünkü bu kanalın yeri bizim neslimizde farklıdır, özeldir. üzüldük işte. teşekkürler her şey için.