türkiye de ateizmin yükselişi

entry10 galeri
    1.
  1. beni sevindirmektedir. aslında geç bile kalmıştır bu yükseliş. aklımızı din denilen afyonun uyuşturma etkisinden kurtarmamız gerekmektedir.

    5 vakit namazını kılan bir sülaleden geliyorum. 6 yaşımdan beri kur'an okumayı öğrenmek için yazları camilerde sürünmüşlüğüm var. hatim denilen saçma ritüeli gerçekleştirmişliğim var. kendimi bildim bileli 1 gün bile orucumu bırakmışlığım yoktu. buna ilkokul 3. - 4. sınıflar da dahil. cuma kaçırmışlığım yoktu. kandil kaçırmışlığım yoktu. ne bileyim işte şakirt değildim ama hep sinir olurdum o tiplere.

    lise 3'te felsefe ile tanıştıktan sonra sorgulamaya başladım bir şeyleri. ilk önce arapça kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. tamamen mealden okumaya başladım. ölünün arkasından kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. kabir başında kur'an okumanın saçmalığını fark ettim. annemlerin evlerde düzenledikleri helvalı yasin denen ritüelde helva yaparken kur'andan bir şeyler okuyup insanların sırayla helvayı karıştırarak dilek dilediklerine şahit olunca tamam dedim, arapça artık yok.

    sorular derinleşti tanrı'yı sorgulamaya başladım. neden yarattı, şeytanın karşı çıkacağını bilmiyor muydu, sidik yarışına ihtiyaç mı var, gibi temel sorular sormaya başladım. liseli aklımla bu sorularımı çevremdeki herkesle paylaşıyordum. etrafımdakiler asla ve asla allah'ı sorgulamamam gerektiğini bizim küçücük beynimizin onu anlamaya yetmeyeceğini falan söylüyorlardır. mantıklı geldi o dönem. tanrı dediğimiz varlık tabi ki benden çok daha üstün olmalıydı ve benim anlayamayacağım şeyleri mutlaka olmalıydı.

    kur'an mealini okudum. okurken kur'an'da öyle yazdığı için bu sorgulamalarım yüzünden kendimi münafık olarak tanımladım ve ağlamaya başladım. inanıyordum islama ama bu sorular tam olarak cevaplanamadığı için en ufak bir şeyde imansızmış gibi hissediyordum. neyse inana inana okudum ben kur'anı. ama namaz falan kılmıyorum çünkü kur'an bile tatmin edemedi bazı şeyleri. bir de çok ağır anlaşılması güç bir dili var zaten insan sıkılıyor.

    kur'anda aklıma uymayan her şeyi bilimle açıklamaya çalışıyordum ve kendi kendime saçma sapan teoriler uyduruyordum. evrime inanıyordum ama adem havva olayına da inanıyordum bi şekilde bu ikisi arasında bağlantı kuruyordum. benim için kur'an'ı herkes farklı anlayıp farklı yorumlayabilirdi o dönem. ben kendi dinimi oluşturmuştum ama müslümanım diyordum. dinin temeli denilen namazı yine kılmıyordum.

    sonra etrafıma bir baktım ki ben içki, sigara, zina, dedikodu falan derken bana öğretilen müslümanlıkla bir alakam kalmamış ama yaptığım şeylerden vicdan azabı duymuyorum. çünkü yanlış bir şey yaptığımı düşünmüyorum. dönemin şartlarına göre farklıymış o zaman kur'an falan diyorum. şimdi sınırını bildikçe her şeyi yapabilirsin diyordum. durdum düşündüm. ulan dedim, herkesin kafasına göre bir inancı oluşacaksa kur'an denilen kitap neden var, bütün doğrular onda yazıyor olmalı ama ben okudum pek tatmin edemedi, diyordum kendime. sonra dedim ki oğlum bunu bir tanrı yazmış olsaydı neden ben okuyunca tatmin olmayayım ki, dedim ve bunu muhammed'in uydurma ihtimalini düşündüm. pek tabi bu mümkün olabilirdi.

    kur'anı objektif bi şekilde okuduğumda dehşete düştüm. inanarak okuyunca oluşan gözümdeki her şey doğru perdesi kalkmıştı ve eleştirel okuyabiliyordum. dehşete düştüm. asla benim ahlak anlayışıma uymayacak şeyler vardı. pedofiliden tut eş dövmeye, peygambere tanınan ensest ayrıcalıklarına kadar. iniş sırasına göre okuduğumda fark ettim ki başta çok ılımlı iken sonlara doğru peygamberin isteklerini tatmin etmeye çalışan bir kitap. abartmıyorum 5 defa falan okudum kur'anı. delirmek üzereydim. bir dönem yemek yemeyi bile unutuyordum. ben ki obez bir insanım. dehşete düşüyordum.

    incil ve tevrat'a da göz gezdirdim. mantık kur'andakiyle aynıydı ama bunların en yumuşatılmışı incildi. onda bile çağdışı uygulamalar mevcuttu fakat hiçbirinin islamda bahsedildiği gibi allah tarafından indirilmediğine emindim. hepsinde bu kitap son kitap, sonsuza kadar bozulmadan tanrı tarafından korunacaktır yazıyordu.

    önce deist olma kararı aldım. bir yaratıcı vardı evren mükemmeldi, kendi kendine yaratılmış olma ihtimali yoktu. bu süreçte gusül abdestini bırakmak çok zor oldu. bana hep gusülsüzken günahkar bi şeymişim gibi hissettirilmişti. müslüman olduğumda hissettiğimden daha huzurluydum. tanrıyla aramda hiçbir şey yoktu. içki içerken şerefine diyebiliyordum tanrıma. sadece 1 hafta deist olarak devam ettim.

    sorgulamaya devam ettim. bir tanrı varsa dünyadaki bütün bu kötülüklere neden müdahale etmiyor, diyordum. müdahale etmemesinin bir sebebi varsa eğer tacize uğrayan, açlıktan ölen insanları, çocukları izlemeyi seviyor demektir dedim ve bu da mükemmel yaratıcı kavramına uymuyordu. sonra pandeizm gibi bi şeye inanmaya başladım. evren mükemmeldi, tanrı evrendi, ama tanrı müdahale etmiyordu benim inancımda. çünkü tanrı tanrısal özelliklerinden vazgeçerek evrene dönüştürmüştü kendisini. evren o yüzden mükemmeldi. yaşamımız bir sınav değildi. sonra baktım ki tanrısal özelliklerinden vazgeçebilecek bir tanrı da mükemmel yaratıcı kavramına uymuyor ki tanrı evrene dönüşmek isteseydi dünyada yaşanacak kötülükleri önceden görüp müdahale ederdi. bu da yatmıştı ve tanrı denilen şeyin koca bir yalan olduğunu anlamıştım.

    tanrı yoktu. evrenin yaratılışını henüz açıklayamadığımız için bir tanrıya ihtiyaç duyuyorduk. bilme isteğimizi bir tanrı ile baskılıyorduk ve böylece düşünmenin önünü kesiyorduk. çok tanrılı dönemlerde bilimin gelişememesi yüzünden bir güneş tanrısı vardı mesela. günümüzde güneş tanrısı desen kıçıyla güler herkes. artık ateisttim. inanırken aptal olarak yaftaladığım insan gurubunun içindeydim. bu sorgulama süreci ancak üniversite 3'te sonlanabildi.

    şimdi okuldaki bütün arkadaşlarım biliyor ateist olduğumu. bir iki tanesi nefret ediyor, diğerleri hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor, çok yakın müslüman arkadaşlarım benim doğru yola dönmem için dua ettiklerini söylüyor falan. ailemden kuzenime ve ablama söyledim sadece. ablama söylediğimde ağladı, bununla sınanmak istemezdim dedi. neyse atlattık onları da konuşunca. hala benim için dua ediyor. aileme ve ailemin yaşadığı çevreden birilerine asla söylemeyi düşünmüyorum. ilkokul mezunu 5 vakit namaz kılan insanlar onlar. benim bu sorgulama sürecimi anlamaları çok zor. boşuna onları üzmek istemiyorum. ben içimde yaşayabilirim onlar üzülmesin diye. önemli olan iç huzur değil mi zaten? çok huzurluyum ve kandırıldığım için çok kızgınım.

    her olayda mağdur olan müslümanlar bir ateist ile arkadaşlık kurarken yine mağdurlar. ülkemizdeki islam faşizmi sonlanmadığı sürece ateistler kendilerini gizli tutmaya devam edecekler. sözlükten bir yazarla mesajlaşıyordum din hakkında, müslümandı kendisi. bana allah seni hidayete erdirsin, diye bir dilekte bulundu. allah'ın hidayetine ihtiyacım olmamasına rağmen sesimi çıkarmadım teşekkür ettim ve ben de bir iyi dilekte bulunayım istedim. cümlemin sonuna sorgulamanız dileğiyle, yazdım. adam başladı ben neyi sorgulayacağımı bilirim, bilmem ne demeye.

    müslümanlardan tek ricam şudur, inanmayan adamdan kendi inançlarınıza saygı bekliyorsanız önce karşınızdakinin inançsızlığına saygılı davranın. unutmayın ki kimse sizin inançlarınıza saygı duymak zorunda değil, inanma hakkınıza saygı duymak zorunda.
    15 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük