öğrenci psikolojisi

entry29 galeri
    6.
  1. bozuk psikolojidir, herdaim..

    ali nesin, matematik dünyası nın 70.sayısında bu konu hakkında düşündüklerini şöyle dile getirmiştir;

    bir zamanlar sınavlarımı kitap defter kapı pencere ve her ne varsa her şey açık yapardım. nasıl olsa öğrenciler sorularımın yanıtlarını kitaplarda bulamazlar kolay kolay. çoğu zaten kitaplarda olmaz da, kitaplarda olsa ve bulsalar bile, fazla zaman harcamadan yanıtı bulmaları için kitabı iyice sindirmiş olmaları gerekir ki o zaman da geçmeyi zaten hakederler.

    amacım, öğrencilerin sınava hazırlanırken rahat olmalarını sağlamaktı. teoremleri ezberlemesinler, konuyu anlasınlar, sınavda düşünsünler ve en önemlisi başkalarının değil kendi akıllarına güvensinler...
    açık kitap, her öğrencinin isteyeceği türden bir sınav olmalı, öyle değil mi? öğrenciler hep sınav sisteminin ezberciliğinden yakınmazlar mı? al sana hiç ezber!

    ama sınavda ne olurdu? öğrenciler, daha soruyu okur okumaz, kalemi kağıdı ve beyinlerini bir kenara bırakırlar, sorunun yanıtını bulacaklarını umarak kitaplara sarılırlardı. düşünmekten vazgeçtim, soruyu anlamaya bile çalışmazlardı.. harıl harıl düşünmek yerine harıl harıl kitap sayfaları çevirirlerdi. sınıfta sürekli bir sayfa ve hışırtı sesi.. ve "nerde bu alçak teorem" fısıltısı.
    oysa azıcık düşünseler yanıtı bulacaklarına adım gibi eminim. ama hayır! illa kitapta bulunacak! kendine güvensizlikten başka bir nedeni olamaz bunun. baktım birazcık düşünseler yapabilecekleri soruları benim özgürlükçü felsefem yüzünden yapamıyorlar, pes ettim, kitap ve defteri yasakladım sınavlarımda.

    kendine güvensizliğin bir başka belirtisi de, örneğin dersten sonra sorulan şu tür sorulardır: "hocam, bu konuyu hangi kitaptan öğrenebilirim? bunlar nerede yazıyor?" daha şimdi ders verdik ya! not almadın mı? aldım.. notlarını çalış işte.. tek başına kal ve düşün. kendi örneklerini yarat. kavramla çamur oynuyormuş gibi oyna, ta ki bir şekil alana, bir şeye benzeyene dek. hayır, illa bir kitap... çünkü, sınıfta ilk kez gördüğü kavramları hemen özümseyememiştir. üç aşağı beş yukarı anlayabilmiştir ancak. doğal ve olağan olan da budur ama ancak bir dahinin ya da çok profesyonel birinin ilk kez gördüğü bir kavramı anında özümseyebileceğini gel de anlat.

    öğrenci, benim bunları öğrenmek için bir kitap okuduğumu, ama o kitabı özellikle kendisine vermediğime inanmıştır. nerdedir o kitap! orda bir kitap var uzakta! ama hoca söylemiyor nerde olduğunu! kitap bulunduğunda da hep ilk sayfadan başlanır. sanki balzac okunuyor!

    bir de biri-bana-bunu-anlatsıncılar vardır. kütüphaneye gitmez, aramaz, araştırmaz, düşünüp taşınmaz! illa bana anlattıracak. işim bu değil mi, anlatırım. anlamaz ya da özümsemez. boş bakışlarından sezerim anlamadığını. anlamaz çünkü kavramla yalnız başına saatler geçirmemiştir. tek başına anlayacağına inanmıyordur. biri ona konuyu anlatmalıdır. kendine güvenmiyordur. ben tek başına anlamam, biri bana anlatsın düşüncesinin tutsağıdır.

    bu sorunu kime anlatsam "öğrenci psikolojisi" diyor. eğer gerçekten öyleyse yaşasın psikolojisiz öğrenci!
    0 ...