Bir karınca kolonisinde başkanlık seçimi yapılmış; ancak mevcut başkan Recep koloniyi tek başına yönetecek oyu elde edememiş. Bunun üzerine Recep'in yönetimi paylaşması yahut yeniden seçim yapılması seçenekleri oluşmuş. Recep Başkan o kadar iktidar sevdalısı bir karıncaymış ki, değil yönetimi, aldığı nefesi paylaşacak bir karaktere haiz değilmiş. Kendisine oy vermeyenden nefret eder, kendisini eleştirenleri hapse tıktırırmış. Ayrıca görünürde aday bile değilmiş. Asıl seçime giren Ahmet Karınca bir maşaymış ve bunu da herkes biliyormuş. Recep Başkan, Ahmet Karınca ve diğer kuklalarına, "Ne yapın edin ortak yönetimi engelleyin. benim bir planım var," demiş. Zaten diğer adaylardan Devlet Karınca, Selahattin Karınca ve Kemal Karınca da pasif kalmaya dünden razıymış. Kuklalarına söyledikleri yapılan Recep Başkan, üstüne düşeni yapmış. Öteden beridir düşman oldukları katil arıların yuvalarını bombalatmış ve onları kışkırtmış. Zaten karınca kolonisinin keşmekeş içinde yaşaması tek hayaliymiş bu arıların. Dolayısıyla daha önceden yapmış oldukları anlaşmayı bozup, karıncalara saldırmışlar. Maalesef asker karıncalar arasından sayısız karınca şehit düşmüş. Bu tip acılarla boğuşan kolonide işler aksamış, ekonomi kötüye gitmiş, sefalet kapıdaymış. Yani hem Recep Başkan'ın hem de katil arıların istediği olmuş. Koloni keşmekeşin içinde kalmış. Bunu gören karınca seçmeni düşünmüş. Tıpkı eski günlerde yaptıkları gibi, tekrar Recep Başkan'ın istediği kişiye oy vermeye karar vermişler. Ve vermişler de. Çünkü korkaklarmış. Böylelikle zalim başkanın planını destekledikleri gibi, şehitlerin kanlarına da elleri bulaşmış. Böyle alçakça bir planı mübah kılmışlar. Artık bu vakitten sonra ne zaman Recep Başkan'ın istediği olmazsa, o vakit kan dökülecekmiş. Gelen hiçbir yeni gün, kolonilerini daha iyiye götürmeyecekmiş.