Lozan Antlaşma'sına bağlı kalarak verdiğimiz töleranslara karşı üzerimize oynanan oyunlardan biridir.
ülke olarak 1923 yılında Cumhuriyet kurulurken ister istemez bir çok tavizde bulunduk.
Özellikle Yer altı kaynakları ve Boğazlar konusunda tamamen ülkemiz dış güçlerin eline bırakıldı.
O zamanki ABD devleti tüm yer altı kaynaklarını işletme hakkını eline aldı.
Ülke olarak ne zaman bir maden çıkartmak isteyelim özel bir izin olan dashing denilen bir belge ile izinler alındı.
işin özüne inersek 100 yıllık bir anlaşma yapıldı. Yani 2023 yılına kadar Ülke olarak esaret altındayız.
Bunu bazi partiler siyasi olarak kullansada bu milli bir olaydır.
Hic bir partiye maledilemez. Demem o ki size şu an Bogazlar kontrolsuz ve neler geçiyor neler.
Rusya ton ton silahları suriye'ye götürdü sesimiz çıkmıyor,
tonla uyuşturucu geçiyor
sesimiz çıkmıyor,
roketler ve füzeler havada geçiyor ses yok.
Peki 2023 de ne olacak? Ülke olarak boğazlar tamamen Kendi malımız olacak.
Her geçen gemiden vergi alınacak ve
öyle babalarının tarlası gibi geçemeyecek.
Özellikle Ruslar Suriye de varlık göstermeyi ondan bu kadar istiyor.
Artık Akdeniz'de at kosturamayacak.
ABD öyle canı istediğinde yığınak yapamayacak.
Hava sahamiz ABD ye kapatabilecegiz.
Herhangi bir ülkeye kara harekatı yapacağımız zaman ABD den giriş tezkeresi almak zorunda kalmayacağız.
Dünyanın en pahalı ve gelecek vaadeden madeni bor ve uranyumu çıkarabileceğiz.
Bu da demek oluyor ki Dünyanın en büyük güçlerinden biri olacağız. Ünlü ABDli bir akademisyen ülkeler hakkında yaptığı tahminlerin tutmasıyla bilinir.
Türkiye icin 2023 de dünyanın en güçlü 3 ulkesinden biri olacağı ve tüm ortadoğu ya hakim olacağını yazmış.
