(#30048964)
söylenecek çok söz var.
yıllar geçiyor ama siz bitmiyorsunuz sevgili çok bilmiş mıymıycılar.
bitmeyeceksiniz.
bi de aşağılamadım diye yazması yok mu.
sen kimsin ki aşağılıyorsun zaten ?
ne yani aşağılamadığın için seni hoş mu görmeli.
şu düşünce yapısına da bakın hele.
kime soruyorsun ?
sen gerçekten bu cevapları mı merak ediyorsun yoksa türban takanların eksikliklerini mi arıyorsun.
sana neden mantıklı bi izahını yapmak zorunda bi insan.
ayrıca neden bi insanın kararı kendi aklına hakaret oluyor.
gerçekten merak mı ediyorsun.
bu zamanda eğer yine de aradığın bilgiye ulaşamıyorsan arkadaşım sen sadece art niyetlisindir.
zaten yazdıklaırna göre hepsi aynı türler.
koyduğun fotoğraf da pek güzel gösteriyor niyetini.
gerçekten art niyetlisin.
sizin gibilerin bi mantığı olmadığını şu yazdığın yazıyla çok güzel ispat ediyorsun.
üstelik bi de düşüncelerinin ne kadar anormal olduğunun farkında değilsin.
senin bu bakış açısıyla teskin olman çok zor.
çünkü sen olaya çok yanlış bakıyorsun en başından.
eğer azcık zeka kırıntın varsa mesneviden alıntıladığım şu hikayeyle olayın özünü anlarsın.
Hz. Mûsâ ve Çoban Hikâyesi:
Hz. Mûsâ yolda giderken kenarda oturup duâ eden bir çoban görmüştü. Çoban: “Yâ Rabbi! Bana misâfir olsan, sana en güzel yemeklerden ikrâm etsem, ayağına çarık (ayakkabı) yapsam, saçlarını yıkasam, saçındaki bitleri kırsam” diye duâ ediyordu. Hz. Mûsâ bunu duyunca çobana: “Ey çoban! Allah Teâlâ"ya böyle duâ edilmez, onun yemeye, içmeye ihtiyacı yoktur, insana benzemez” dedi. Bunun üzerine çoban: “Ey Mûsâ! Ben câhil bir çobanım, bana nasıl duâ edeceğimi öğret de öyle duâ edeyim” diye karşılık verdi. Hz. Mûsâ ona Allah"ın şânına yakışır bazı duâlar öğretti, sonra yoluna devam etmek için yürümeye başladı. O esnâda Allah Teâlâ"dan kendisine şöyle bir hitap geldi: “Ey Mûsâ! Ben o kulumun duâsından mutlu oluyordum, çünkü samimi idi. Niçin onun duâsını değiştirdin?” Bu hitap üzerine Hz. Mûsâ tekrar çobanın yanına döndü ve: “Sen nasıl istiyorsan öyle duâ et” dedi ve yoluna devam etti.
Bu hikâyede verilmek istenen mesaj, insanın ibâdetlerinde samimi olmasının çok önemli olduğu, ihlâs ve samimiyetle yapılan ibâdetlerde bazı zâhirî (şeklî) hatalar olsa bile Allah Teâlâ tarafından hoş görüleceğidir.
edit: haha. zeki bi yazar. oldukça zeki. yani o düşünce yapısı için yeterince zeki olmalı tabi bir de onun önüne atlayan şövalyeleri için.
ayrıca en zekice kısmı şu bence : "üşüyor musun takmadığında?" . bu yazar kaç yaşında merak ediyorum. ona göre editleyeceğim entry mi. çünkü bu zeka seviyesine ağır gelmesinden korkuyorum..