Mülk Allah'ındır, insanların mülk üzerindeki tasarrufları vekâlet sıfatı iledir, kanun vâzıı da Allah Teâlâdır. imdi Allah Teâlâ kendi mülkünden bir parçanın belli bir yere verilmesini vekiline emredince vekilin bunu vermeye mecbur olması, vermediği takdirde kamu vekilinin (devletin, devlet yetkilisinin) bunu zorla alması mülkiyet ilkesine ve hakkına aykırı değildir.
şimdi yukarıdaki metne göre -- herhangi bir islam devletinde-- devlet memurları gerekirse zekatı (yada vergiyi zorla alabilir.)
böylelikle otomatikman, fakir daha çok fakir, zengin de daha çok zengin olamaz.
peki kapitalist sistemde ? kendi lobisi dahilindeki vekilleri ve bürokratlarıyla istedikleri kanunları çıkartırlar, kanunların her türlü -yasal- boşluklarını bilip istedikleri kadar vergi verip, servetlerine servet katmaya devam ederler.
halka da bunu, liberal ekonomi, özgürlük, demokrasi, laiklik gibi gibi kavramlarla yuttururlar.
dünyadaki tüm ekonomik global aktörlerle ortak hareket eden, görünüşte yerli ama fikriyatta yabancı olan burjuvazi işbirlikçileri de, dışarıdan aldıkları talimatlarla gerekirse, önlerinde engel gördükleri kürsel sermayeye boyun ve baş eğmeyen tüm egemen olan hükümetleri bile devirmek için her türlü senaryoyu planlı ve programlı bir biçimde oynarlar.
