Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, tarihten ders almayanların kendileri için tekerrür edeceğini belirterek, tarihte laikliğe karşı gelen iki siyasi partinin kapatıldığını hatırlattı.
Kanadoğlu, "Siyasi partiler Anayasa'nın ve yasa hükümlerinin içerisinde faaliyette bulunmak zorundadır. Siz bu zorunluluğu bir kenara bırakıp, laiklik ilkesine aykırı eylemde bulunursanız, siz kapatılmayı hak edersiniz" dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şubesi tarafından Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü'nde düzenlenen Hukuk ve Siyaset Okulu'nun bugünkü konukları Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) Genel Başkanı, Eski Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mümtaz Soysal'dı.
Türban düzenlemesine ilişkin açıklama yapan Kanadoğlu, konuyu hem siyasi iktidar için hem de Türk milleti için sonu "tragedyaya aday bir hukuk komedisi" olarak nitelendirdi.
Kanadoğlu, yapılan değişikliklerin türbanı serbest bırakmayacağının altını çizerek, "Anayasa'nın 10'uncu ve 42'inci maddesinde yapılan değişiklikler aslında doğrudan Anayasa'ya karşı yapılan bir hiledir. Değişiklikler ne türbanı doğrudan doğruya serbet bırakacak bir nitelik taşımaktadır ve ne de ana ilke olan, cumhuriyetin temel ilkelerinin de temeli olan laiklik ilkesini arkadan dolanmaya çalışmaktan başka bir şey değildir" dedi.
"Bazı rektörler suç işliyor"
Kanadoğlu, şu anda bazı üniversitelerde kız öğrencilerin türban ile okula girebilmesi ile ilgili olarak ise, mevzu üniversitelerin yöneticilerinin "görevi kötüye kullanma suçu" işlediklerini söyledi.
Kanadoğlu, "Üniversitelere türban ve başörtüsü sokmamaları gerekir aksi halde durum görevi kötüye kullanmak olacaktır" diye konuştu.
Kanadoğlu, konuşmasında YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'a da değindi.
Özcan için, "YÖK Başkanı suç teşkil edeceğini bir an bile düşünmeden rektörlere Anayasa Mahkemesi kararlarını gözardı etmelerini ve bunu uygulamamalarını söyleyecek kadar kendi rengini ortaya koymuştur ve bu kişi bir bakanın 'isterse yapmasın' sözüne dahi bir alınganlık göstermeden, istifayı düşünmeden, aşağılanmayı göze alacak kadar görevine bağlı olduğunu kanıtlamıştır" dedi.
"Anayasa Mahkemesi iptal edecektir"
Kanadoğlu'nun bu sözlerini alkışlarla destekleyen izleycilerin bir bölümü de Özcan'ın tavrını protesto etti.
Yükseköğrenim Kanunu'nun ek 17'inci maddeye 'çene altından bağlanır' ibaresini Türk hukukuna ve yargısına bir "kara leke" olarak betimleyen Kanadoğlu, bu tarifin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğinden en ufak bir kuşku duymadığını anlattı.
Cumhurbaşkanının bu düzenlemenin önüne geldiğinde yapacağı adımlar konusundaki ihtimallere değinen Kanadoğlu, "Bir daha görüşülmek üzere TBMM'ye gönderilmesi seçeneğini tercih edeceğini sanmıyorum çünkü tabanına ve kendisini oraya getiren iradeye anlatamaz ve bu nedenle bu tercihi seçemez" dedi.
Sabih Kanadoğlu, Türkiye'nin bugün bir çok sorunla boğuştuğunu dile getirerek, "işsizlik, yolsuzluk, ekonomik durumun kötüye gitmesi... Bunların üzerine bir şal örtülmesi gerekiyordu, türbanı seçtiler. Türkiye'de türban sorunu yok, Türkiye'de dinin siyasete alet edilmesi sorunu var" şeklinde konuştu.
Tarihten ders almayanların aynı olayları yaşayacağını söyleyen Kanadoğlu, "Tarih onlar için tekerrür eder. Yakın geçmişte iki siyasi parti dini siyasete alet ederek laikliğe karşı geldikleri için ve türbanı savundukları için kapatılmıştır. Siyasi partiler Anayasa'nın ve yasa hükümlerinen içerisinde faaliyette bulunmak zorundadır. Siz bu zorunluluğu bir kenara bırakıp, laikliğe ilkesine aykırı eylemde bulunursanız, siz kapatılmayı hak edersiniz" diyerek sözlerini tamamladı.