bazı çevrelerde kabul görse de görmese de, bireylerin işine gelse de gelmese de bugün milyonlarla ifade edilen bir kitle tarafından konuşulan bir dilin alfabesi.
öyle hayal etmeye falan gerek yok. güncel bir örneğe gidelim hep beraber: şu anda türklerin en sık bulunduğu avrupa ülkesi neresi? almanya... peki bu almanyada türkler türkçe konuşuyorlar mı? konuşuyorlar.... benliklerini özgürce ifade edebiliyorlar mı? edebiliyorlar...harika.
kaldı ki bu örneğimizdeki türkler yüzyıllardır falan değil, yaklaşık 50 yıldır falan orada yaşamakta.
almanya eğer oradaki türklere "burası almanya, almanya almanlarındır, buranın ekmeğini yiyorsunuz ekmeğini yediğiniz kasa sıçmayın" diktesi ile ülke sınırları içinde türkçe konuşulmasını, türk benliğinin ifade edilmesini yasaklarsa eğer, o zaman mna koyim almanya. ama aynı şeyi biz, üstelik yüzyıllardır bu topraklarda aşayan insanlara yapınca, burası türk ülkesi.
tıpkı marco (pardon mehmet) aurelio'yu türk milli takımı ile brezilya'ya karşı oynarken bağrımıza basarken aynı eylemin ters-yüz edilmişini bizze yapan mustafa doğan'ı yuhalamamız gibi.