itiraf ediyordum. Lise yıllarımda matematik öğretmenimiz taş gibiydi. ismi Yasemin YARDiBi idi. Zaten ergenliğimizin son dönemlerinde olduğumuz anlardı. Dişi sineğin bile vereceği tavizi affetmemeyi milli bir görev olarak algıladığımız dönemlerde matematik öğretmenimizin soy adı artık bütün organlarımızı tahrik ediyordu
Sevgili öğretmenimiz saatlerini biize yabancı dil gibi gelen bir dersi anlatıp Milli eğitim bakanlığından alacağı 3 kuruş maaşı hesap ederken bizler yeni yeni keşfettiğimiz vucudumuzda vukuu bulan bazı evrimleri öğretmenimizin üzerinde uyguladığımızı hayal ediyorduk.
Sevgili biricik öğretmenimizin sürekli mini etek giydiğini bildiğimiz için onun derse gireceği günlerde sürekli olarak o gün evden tornavida getirir ve öğretmen masasının ön muhafaza kısmını sökerdik. Sevgili öğretmenimiz masaya oturduğında ergenliğimizin bize vermiş olduğu enerji hat safhaya ulaşır ve ne hikmetse kalemlerimiz dakikada 10 kere yere düşerdi. Kalemlerin yere düşüş zamanını toplam 5 saniye olarak kabul edersek geri kalan 55 saniyeyi kalemi yerden alıp sevgili öğretmenimizin bacaklarını dikizliyip tekrar yere atmakla geçerdi.
itirafımda bu noktada gerçekleşmektedir. Evden o tornavidayı getiren sınıfın kahramanı bendim.