yıllar yıllar evveldi.
üniversite sınavlarına hazırlanmak için kendime en uygun dersane olarak fem i seçmiştim, gidenler bilir. eğitim yılı boyunca en az bir kere eğer uygun görülmüşseniz fem in kendi yurdunda kalmak zorundasınızdır. o kadar ağır bir psikolojik baskı altında bırakırlar ki sizi kalmayı reddederseniz dünyanın en gaddar en kötü insanıymışsınız gibi hissedersiniz.
neyse, bir söylenti çıktı hoca efendi hastalanmış. yatak döşek falan yatıyormuş. ölebilirmiş de, bir matem havası salmazmı ortalığı.
kimsede ses soluk yok, ne oluruz yahu dedim. allahtan yakın bir arkadaşım vardı da dedikodu yapabiliyorduk, ama yaparken de korkuyorduk. sınıflara, yurt katındaki odalara dinleme cihazı koyulduğuna dair söylentiler çıkmıştı. *
hatta öyle bir olaydı ki dedikodularını yapınca kendimizi kötü hissediyor, sanki anlıyorlar hatta ne konuştuğumuzu bile biliyorlar gibi geliyordu
çocukluk işte.
sözün kısası, ben bildim bileli böyle söylentiler hep çıkıyor. gerçek olduğunu görmeden inanmayın derim.
ama inanabilirsiniz de takdir sizin.