asillerden olmasa da çok asil ruhlu bir insandır. zaman kendisine öyle sürprizler hazırlamıştır ki kendisi bile inamamıştır yaşadıklarına.
kırsal kesimin en ücra köşelerinden bir anda yuvarlak masanın bir sandalyesinde bulmuştur kendisini. şöyle bir maziyi hatırlayınca gözleri dolmaktadır. ingiltere kraliçesi'nin önünde diz çökerek ettiği yemin daha dün gibi aklındadır. kafasına excaliburla dokunulmuştur, eğer hizmetleri başarılı bulunursa kendisine sir unvanı verilecek ve daha da ilerletilecektir. işte o zaman vakti zamanında sadece kafasına dokunulan excalibur, bir ödül olarak kendisine verilecek, şimdilik sadece kenarda köşede kalmış bir sandalyesinde oturduğu yuvarlak masanın, en hakim noktasına geçecek, ellerini kavuşturup boğazını temizledikten sonra dilinde eğreti duran türkçesi ile söze başlayarak, toplumu kucaklayan mesajlar verecek ancak hiçbir zaman özünden yani gerçek kimliğinden yani çobanlığından ayrılmayacaktır.
