Bu sorunun yanıtı içinde yaşadığımız bu kapitalist toplumun içinde bulunmaktadır. Kendi durumu üzerine 10 dakika kafa yoran herkes dünyada giderilmesi gereken yanlışlığı ayırdeder. En alçak, en düşkün ögeler bu toplumun soyluları ve önde gelenleridir, en onurlu insanlar; işçiler ise yoksul ve yoksundurlar. Kapitalist toplumun özü, işçinin üretken yaratıcı gücü kendini sermayenin günden güne artan toplumsal ve siyasal gücü ve işçinin her geçen gün artan yoksulluğunda göstermektedir. Bu kapitalist toplumu korumak için devletler oluşmuştur, ordular oluşturulmuş, tutsakevleri, işkence yerleri kurulmuş, Tanrılar yaratılmış ve dinler uydurulmuştur. Sorun gün gibi ortada. Bu toplum köleliğe dayanmaktadır. Hepsi de savaş yoluyla, zorla egemen sınıflardan koparılması gereken toplumsal hizmetlerin, sigortaların gelişmesinin ve işçi ücretlerindeki artışın hiçbir ölçüsü işçinin bu kölemsi konumunun temelinde bir değişikliğe yol açmamaktadır. Bugün aramızda dünyaya gelen çocuk alnında sermaye tarafından istihdam edilme damgasını taşımaktadır. Sermaye sözcüsü gerici-dinci yarı monarşist padişah bozuntusu Tayyip efendi hazretleri bunu onlarca kez dillendirdi, meydanlara çıktı en az 3 çocuk dedi. Tabi ki, efendilerine köle pazarlamak için istemişti. Kapitalist toplum müthiş bir çöküş içerisinde; kadınlara baskı ve ırk ayrımcılığından uyuşturucu bağımlılığı ve fuhuşa kadar, toplumun damarlarında akan bireysel rekabetçilik ve çıkarcılıktan milyonlarca insanı her gün ölüme götüren yoksunluk, açlık ve hastalıklara kadar bütün toplumsal ve siyasal ayrımcılık ve varolan toplumun ahlaki kokuşmuşluğu ve çöküntüsü bütünüyle toplumun bu tepe taklaklığından, gerçek sahipleri ve hakiki yaratıcıları olan işçilerin ücretli köleliğin tutsağı oldukları toplumdan kaynaklanmaktadır. işçi devrimi, komünist devrim bu sınıflı toplumun temellerini yıkmakla ilgilidir. Komünist devrim bu amacın peşindedir! Burjuvazi barışçıl yollardan iktidarını bırakıp sömürü düzenini ortadan kaldırmaz. Bu yüzden devrim yapmalı, sömürücülerin direnişini kıran bir işçi yönetimi kurmalı ve sömürüsüz, dolayısıyla hiçbir yönetime, baskıya ve hurafeye gerek duymayan bir toplumun yolunu açmalı. Komünist işçi için devrim, bu muazzam toplumsal dönüşümü gerçekleştirmek üzere ayaklanmak demektir. Özgürlük, eşitlik, işçi yönetimi için ayağa kalkmak demektir. işçi siyaset meydanına çıkıyorsa yalnızca ve yalnızca komünist devrim için; bunun için çıkmalıdır.
Çünkü; işçi sınıfı toplumun bütününün kurtuluşunun önderi konumundadır.