1990'ların sonlarında dünya(dünyadan kastımız elbette amerika birleşik dötleridir[buradan da v for vendetta'ya selam çakmış olalım güntekin]) bok gibi bir yer olmuştur. herkes herkesi öldürmektedir. neyse sly, azılı düşmanı wesley abiyi bi yerde kıstırır ve de yakalar. ancak, bu yakalama işlemi esnasında sivillerin de ölümüne neden olduğu için(ki kazın ayağının öyle olmadığı sonradan anlaşılacaktır) o da suçlu bulunur. ve iki elemanın dondurulma cezasına çarptırılıp, bilmem kaç yıl öyle kalmalarına karar verilir.
derken... wesley abi esrarengiz bir şekilde çözülür. rehabilite programı uyarınca(ki bu da matrix'deki kung-fu öğreten 8086 bilgisayar gibi bi şeyle gerçekleşiyordu) marangoz eğitimi alması gerekirken, bütün yakın ve uzak dövüş sanatları ile silah bilgisiyle donatılı bir şekilde tam takım bir ölüm makinesi halinde geri döner ve de eley sokaklarında dehşet saçmaya başlar.
neyse uzattık... şimdi wesley abinin çözüldüğü yılda eley şehri çok sıkıcı bi yer olmuştur. et, tuz, hamur işi, sigara, küfür, seks falan artık insanı insan yapan(ya da başka birilerine göre insanı insanlıktan çıkaran) ne varsa yasaklanmıştır. herkes böyle leyla leyla ortalarda dolaşmakta, kimse durumdan şikayetçi olmamaktadır. şikayetçi olanlar ise susturulmuş, koğuşturulmuş ve yerin altına sürülmüştür. bu herkes hayatından memnun adlı yapının mimarı işte bu yer altındaki memnuniyetsiz kitleden alabildiğine tırsmaktadır. işte dünyanın(yani abd'nin, belki de sadece eley'in) eskiden içine düştüğü kaos ortamını fırsat bilerek yönetimi ele alan ve kendi ütopyasını gerçekleştiren bu adam herkese göre bir kahraman, bir mehdi falandır. zaten giyim tarzıyla da ben "bu çağın isa'sıyım" diye bağırır.
yau yine neyse... işte bu wesley abi sokaklara tekinsiz salıverilince polis acayip korkar. hatta başkomser donuna falan kaçırır. zira, artık polis ateşli silah kullanmamakta zorluk çıkarana en fazla alantirikli copla şok uygulayabilmektedir. tabii wesley abi'ye tesir etmez bunlar. adam iyice siki-daşşağı sallayıp ortalarda at koşturmaya başlar. bu bizim mal polisler düşünür, düşünür... düşünür... n'apalım nidelim derken akıllarına sly gelir. direkman bunu da çözerler. ancak sly wesley abi gibi hemen ortama ayak uyduramaz. zira tam bi öldürme makinesi olarak programlanan wesley abinin aksine sly örme makinesi olarak programlanmıştır.
sonra... sonrası malum. bir kaç-kovaladır sürer gider. filmin güzel tarafı gelecek tasvirleri ve öngörüleridir(*). ben severim bu filmi. ehil bir el tarafından yazılıp çekilseydi bir klâsik olabilirdi diye düşünürüm hep.
*
filmin ortalarında bir yerinde sandra sly'e onun yaşadığı devirle ilgili bilgileri nerden bulduğunu mu ne söylerken:
sandra: "schwarzenegger kütüphanesi'nden buldum." der.
sly: "arnold schwarzenegger mi? aktörün adını kütüphaneye mi verdiniz?"
sandra: "o sonra aktörlüğü bırakıp başkan oldu." gibin bir şey söyler.
sly: "başkan mı? ööh amına koyim ne günlere kalmışız." tadında bir kelâm eder.
işte arnold vali olduktan sonra ister istemez akla bu diyalog gelir.