Bi kaç gündür baba eski günleri düşünüyorum. 9-10 yaşlarimdayken hafta sonları ya da yazın dükkana giderdik beraber. Mavi bisikletin vardı arkasına otutururdun beni. Sıkı sıkı sarılırdım sana. Dükkana giderdik. Ben dükkanda bir köşede oynarken sen işlerine bakardin. Küçük görevler verirdin bana. Oğlum şunu getir şunu götür vs. Sonra mesela müşterilere diafondan çay söyletirdin derdin 2 çay söyle oğlum. Çok büyük işmiş gibi söyledikten sonra yanina gelip çaylari söyledim baba derdim. Sen de derdin kendine atom söyledin mi. Atom içerdim o zaman bol şekerli. Çocukluk işte. Sonra öğlen olurdu namaz vakti geldi mi giderdik camiye. Namazdan sonra dükkanda yemek yerdik. Bazen yoğurt ekmek, bazen pide, hele bir de yaz ise mutlaka karpuz kavun. Öğleden sonra beni dişari yollardin git bankaya para yatir, git vergi dairesine şunu sor. Git belediyeye şunu öğren vs. Giderdim hepsine, dönünce de anlatirdim sana yaptiklarimi. Sonra hava kararmaya yüz tutardi akşam namazını kılıp kapardık dükkanı. Tekrar bisiklete biner eve dönerdik.
Sen gideli yıllar oldu baba, senden sonra o yolladigin bankaya memur da oldum. Devlet dairesine memur da. sen hiç birini göremedin. Ama o az önce bahsettigim senle geçen iş günü varya. Hiç bir makamı hiç bir mevkiyi o iş gününe değişmem. imkan olsa da o yıllara dönebilsek tekrardan bir gün dahi olsa da o günü yaşamak isterdim yeniden.
Nur içinde yat babacım senden çok şey ögrendim. istediğin gibi bir evlat olmak için mücadele ediyorum. Seni çok özledim...