Değerler eğitimi, esasında bir rehberlik sürecidir. Bu süreçte, bireye doğru olanı söylemek yeterli değildir. Doğru olanın, eğitimciler tarafından gösterilmesi yani temsil edilmesi gerekir. Doğru olanın vücut bulmuş halini gören birey, bu şekilde istenen değeri daha sağlıklı bir şekilde kazanacaktır. Bu gerçekten hareketle, denilebilir ki değerler eğitimi, insanlık tarihi kadar eskidir. Çünkü geçmişten bugüne yetişkinler, yeni nesillere hep rehberlik yapmış ve onların yetiştirilmesi sürecinde, inandıkları değerlerin aktarımına dikkat etmiştir. Dolayısıyla, değerler eğitimi, çok eskiden beri verilmektedir. Ancak, resmi bir şekilde verilmeyen, daha çok ailelerin, akrabaların, öğretmenlerin bazen bilinçli bazen de bilinçsizce bir şekilde verdikleri bu eğitim, özellikle geçtiğimiz yüzyılla beraber Batı dünyasında sistematik bir şekilde ve devlet eli ile verilmeye başlanmıştır.
Materyalizmin etkileri ile beraber terk edilen başta aile müessesi olmak üzere pek çok değer, Batılılar tarafından yeniden keşfedilmiş ve kaybettikleri değerleri yeniden kazanabilmek adına değerler eğitimine önem vermeye başlanmıştır. Bu şekilde değerler eğitimi literatüre girmiş ve özellikle eğitimin ilk kademelerinde uygulamaya konmuştur.
Değerler eğitimi, kaybedilen değerlerin yeniden kazanımı adına olduğu kadar, küreselleşmenin ortaya çıkardığı yeni durumlara (özellikle etnik ve dinsel çeşitliliğin fazla olduğu ülkelerde) uyum sağlayabilme adına da uygulanmaktadır.
Birleşmiş Milletler, 1995 yılında Yaşayan Değerler Eğitimi (Living Values Education) Programı adı ile bir proje başlatmıştır. UNESCO tarafından da desteklenen bu proje ile birlikte, tüm dünyada değerler eğitimine verilen önem artmış ve her ülke, evrensel değerleri de dikkate alarak kendi toplumsal değerlerine uygun programları geliştirerek, eğitimin farklı kademelerinde uygulamaya başlamıştır.
Ülkemizde de son 10 yıldır MEB tarafından bu konuda çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu çalışmaların daha çok söyleme yönelik olduğunu, uygulamaya dönük olmadığını belirtmek gerekir. Bu da doğal olarak verilen değerler eğitiminin istenilen etkiyi sağlayamamasına neden oluyor. Buna bağlı olarak da çevremizde hoşgörüsüz, bilinçsiz, anlayışsız, empati yoksunu dahası ahlaki erozyona uğramış nesillerin türemesine neden oluyor.
Belli bir plan ve program çerçevesinde verilecek değerler eğitimi, yeni nesillere belli bir bilinç kazandıracak ve günümüzde her toplumsal olaydan sonra yaşadığımız duygusal ve fikirsel ayrılıkları en aza indirecektir.