yukaridaki örnek ve nice insanlarin rahat ve huzurlu bir ortamda yasarken; bir anda huzursuzlugun kol gezdigi kendi topraklarindan göc etme mecburiyetinde birakilmis milyonlarca insanin cekmis oldugu zulüm ve ciledir.
- önce evini barkini terk ediyorsun. komsun, dostun, akrabalarin ve hatta aileni kaybediyorsun.
- yol boyunca itilip kakiliyorsun. ölümlerden dönüyorsun. ac susuz kalmanin yani sira bir de epidemiyle bogusuyorsun.
- bütün birikimlerini arkanda birakip yeni bir hayat kurmaya baska bir ülkeye göcüyorsun.
- bu sefer de bu ülkenin insanlari seni istemiyor.
- oradan da kacmaya calisiyorsun, bu sefer de o ülkenin devleti gitmene izin vermiyor.
- kacabilirsen daha da uzaklara gitmek icin cabaliyorsun.
- karsina bir sürü kanun, yasa ve özellikle duvarlari henüz örülmemis sinirlar cikiyor.
- seni iceriye almiyorlar, icinde bulundugun ülke de disari göndermeye calisiyor. (bkz. avrupa´ya kacan suriyeliler)
dünya insanisin ve dünyada yasamaya hakkin yokmus gibi. ülkeler sinirlari cekmisler ve o sinirlar icerisinde yasayanlar kendi dünyalarini kurmuslar. gelen her yabanciya uzayli muamelesi yapilmakta.
insanligin son buldugu, vijdanin tükendigi, empatinin bittigi yere gelindiginde önyargilari sorgulamaya basliyoruz.