ben, heyecanlandığında saçlarına elini uzatışını, gülerken o çirkin dişlerini saklamak için elinle ağzını kapatışını sevdim kadın.
koştuğunda memelerin sallanmasın diye tek elinle profesyonel meme kontrolünü sevdim. saçlarını boyadığında "bendeki değişikliği fark ettin mi?" sorusunu sorarken ne kadar da övgü dolu cevaplar beklediğini belirten o avel surat ifadeni görmeyi sevdim.
ben senin klozete ayaklarınla çıkıp çömelerek işeme ihtimalini sevdim türk kadını. aynı kaldırımda, aynı hızda ve birbirimize yakın yürürken, seni sikeceğimi düşünmeni, ürkerek yavaşlamanı, kaldırım değiştirmeni ya da abinle telefonda konuşuyormuş gibi yapmandı beni etkileyen.
ben senin bir gün topuklu ayakkabı giyip düşme tehlikesi geçirmeden saatlerce dans etme ihtimalini sevdim. ben senin, sorgusuz sualsiz hesap ödemeye yeltenme ihtimalini sevdim kadın, cüzdanını görebilme ihtimalini sevdim.
her tuvalete gidişinde rujunu tazeleyeceğini bilmek, beni en derinden etkileyen özelliklerinden biridir. keşke hayat, senin tuvalete gidip gelişin kadar yavaş aksa, keşke her dönüşünde tap taze bir hayata başlasak dudakların gibi.
ben senin boynumdan öptüğünde oluşturduğun ruj izini temizleme ihtimalini sevdim. montunun kollarını ellerine doğru kıvırıp pışırt pışırt temizleyebilme ihtimalini. gerekirse tükürükleyip yine de o izi çıkarmaya çalışma ihtimalini sevdim.
her yemek sofrasında, her konserde, her dışarı çıkışımızda, check-in yapabilme ihtimalini sevdim. ben senin instagram'da #saturdaynights etiketiyle sevişme arefemizi cümle aleme duyurma heyecanını sevdim kadın. heyecanını sevdim.
ben senin sarma sarmayı bilmesen bile, çok iyi sarma saran hamurişi ve ev yemekleri yapan ucuzcu bir lokantanın devamlı bir müşterisi olup, beni bir sürprizle oraya götürüp sıçana kadar yedirme ihtimalini sevdim. ben seninle, 3 çeşit yemeği 10 lira yiyebileceğim lokantaya gidebilme ihtimalini sevdim kadın.
ey sevgili, olur da bir gün kalabalık arkadaş ortamıyla fasıl gecesi düzenlersek; gecenin sonunda dans etmekten terleyen blüzünün koltuk altlarında oluşan ıslaklığı gizleme benden. göreyim ben o ıslaklığı sevgili. elalem görsün. iğrensinler senden, benden, ilişkimizden.
ey kadın, türk kadını;
olur ya hani... bir gün çekip gidersen uzaklara, akbilini almayı unutma. akbilini unutup arka koltuklardan birinde "fazla akbiliniz var mı" diye bağırdığında aslında söylediğinin ne kadar da can sıkıcı mantıksızlıkta olduğunu ve dahi bulunduğun halin aslında hiç de o kadar iç açıcı olmadığını gördüklerinde senden soğuyacaklar, o instagram'da paylaştığın fotoğrafların, dudak ve boyun temalı; retrica sponsorlu o çük kaldıran fotoğraflar vazifesini yerine getiremeyecek, kendini yalnız hissedeceksini.
noktadan sonra bırakmadığın boşluklar doluşacak hayatına. belki de yan yana koyduğun ünlem ve soru işaretleri kadar atarlı bir hayatın olacak. ancak kimse seni benim kadar taciz edemeyecek, kimse ilk buluşmada senin ne kadar çekici olduğunu söyleyemeyecek, herkes alttan alacak hayvani duygularını, gizleyecekler senden seni ne kadar istediklerini. sahip olduğun bedensel özelliklerinle etkilediğin o adamların aslında seni ne kadar sikmek istediklerini bilemeyeceksin. kendini değerli hissedeceksin zaman zaman.
vaktiyle öğreneceksin aslında geliştirmen gereken şeyin beynin olduğunu. dolgun beyninle erekte etmeyi öğreneceksin insanları.