"önce kendinize yalan söylemeyin. kendine yalan söyleyip sonra da yalanını ciddiye alan insan sonunda ne kendinde ne de çevrede gerçeği seçemez olur; böylece hem kendisine, hem başkalarına saygısızlık eder. saygının olmadığı yerde sevgi de yitmeye başlar. bunun boşluğunu doldurmak, gönül eğlendirmek için kendini çeşitli tutkulara, kaba zevklere bırakır, ahlaksızlığını hayvanlığa vardırır; bütün bunlar durup dinlenmeden kendisine ve çevresine yalan söylemesinden doğmaktadır. kendi kendine yalan söyleyen herkesten önce alınır. bazen alınmak pek tatlı gelir değil mi? insan, kimseden kötülük görmediğini, kırgınlığı kafasından uydurup laf olsun diye, salt sahne yaratmak için yalana sarılarak pireyi deve yaptığını bildiği halde yüzünü asar, büyük bir zevkle gücenir ve bunu gerçek öfkeye kadar da götürür."
(...)
"ben bir karamazov'um... çünkü uçuruma düşerken tam tepetaklak, ayaklarım havada gider, üstelik bu rezilce yuvarlanmada kendim için bir güzellik bulurum. rezilliğin göbeğindeyken birdenbire kasideye başlarım. varsın lanetlenmiş, bayağı, alçağın biri olayım, gene de tanrımı saran giysinin eteğini öperim. varsın aynı zamanda şeytanın peşinden gitmiş olayım, her şeye karşın senin oğlunum tanrım, seni seviyorum insanları ayakta diri tutan sevinci bütün varlığınla duyuyorum."