türbanın son zamanlardaki engellenemez yükselişi ile hedef haline gelen türbanlı kızların, bu yoğun ilgi karşısında kendilerine çeki düzen verme zorunluluğu hissedip, kaşlarını bıyıklarını aldırarak başlayacakları, düzgün makyaj yapmayı öğrenip kendine yakışan türbanı takarak devam edecekleri güzelleşme yolculuğunun sonunda sokaktaki laf atma görevini üstlenmiş vatandaşlar tarafından maruz kalacakları beğeni cümlesi. tabi bu işin lagaluga kısmıydı.
asıl olan apayrı bir anlamı var benim için bu sözün. beni alıp maziye taşımıştır bir çırpıda. sınıftaki onlarca güzelliğini sergilemek için yarışan hatun arasında tek başına duran bir türbanlıydı. kimseye karışmaz, dersini dinler, hocaya sorusunu sorar, ders bitimi türbanını takıp uzaklaşırdı.çok çekiciydi, sınıfın en seksi kızıydı bana göre.siyasi sembol membol çokta umurumda değildi zaten.bir gün yanaşıp ;
- geçen haftanın notları varmı sende, diye sordum
- var var, sen yoktun tabi geçen hafta, al bakalım okuyabilirsen ne ala , deyip defterini uzattı.
iletişim sinyali almış, bir çırpıda defteri kopyalayıp geri verirken teşekkür niyetinde çay içmeye davet edecektim. öylede yaptım. hiç tereddütsüz kabul etti. bu noktada başlayan iletişim günden güne daha samimi bir hal alıyor, birlikte oturuyor, birlikte geziyor, birlikte yemek yiyorduk. tüm dikkatleri üzerimize toplamıştık. gençlik hevesi uzun saçlarım, küpelerim, kıyafetlerim, kendimce aykırı duruşumun yanında bir türbanlı olması, gotik hatun peşinde koşan arkadaşlarım dahil herkesi şaşırtıyor ben ise kendime toz kondurmuyordum.çok seviyeli sohbet ediyor,güzel zaman geçiriyorduk.
bir gün çimlerde oturmuş sohbet ederken kulağıma yanaşıp şuuh bir sesle,"sana bir sır vereyim mi?" dedi. merakla karışık artan hazzımı kontrol ederek "sen bilirsin" dedim. yanaşıp kulağıma;
-ben bakire değilim, dedi.
hazırlıksız yakalanmıştım. aşkı, sevgiyi konuşup tartışmıştık çok defa. ama o an duygularımı kontrol edemez olmuş, fantazilerime söz geçiremez olmuştum. 3-4 sn de kenime gelip;
-ne hoş, bekaretin ne önemi var zaten, diyebildim aklımdan geçen onlarca laf arasından seçip. şimdi yeni bir hamle yapmaya hazırlandığı gözlerinden belliydi, baştan çıktığımı hissetmiş olacak, yüzünde muzur bir gülümsemeyle kulağıma yanaştı tekrar ve;
-insan böyle güzel bir zevkten nasıl mahrum edebilir kendini, dedi. artık ok yaydan çıkmıştı benim için, sohbet istese usulca söylerdi bunu, kulağıma fısıldamasının anlamı açıktı, yenik düşmemek için kontrol etmeye çalışıyordum düşüncelerimi ama nafile, onlarca laf arasından ağzımdan tek bir cümle çıktı.