trabzon

entry971 galeri video6
    621.
  1. 7 haziran 2015 milletvekili genel seçimlerinde 4 akp, 1 chp ve 1 mhpli vekili meclise göndermiş olan doğu karadeniz şehri.
    muhtemelen bu tablo 1 kasım 2015 türkiye erken genel seçiminde de değişmeyecek.

    akp'den süleyman soylu ilk sıra adayı olarak, chp'den haluk pekşen, mhp'den ise koray aydın meclisteki yerini bir kez daha alacak.
    hdp trabzon 1. sıra milletvekili adayı hüseyin taka'nın ise geçen seçimde aldığı 6174 oyun altına inmeme hedefinin olacağı aşikar.

    bu seçimlerin en zor seçmeni de hakiki trabzonsporlu olup gasp edilen hakları için başta akp'ye sonra da işbirlikçisi chp ve mhp'Ye hesap soranlardır. siyaset-futbol ilişkisini okumlayamayan trabzon seçmeni 3 temmuz 2011'den bu yana, yani şikenin resmi olarak dökümlendiği tarihten bu yana, emek hırsızlarının dolaylı ya da doğrudan koruyucusu olan siyasilere karşı hiç bir şekilde ortak duruş, tepki sergileyememiştir. hatta ve hatta şehrine gelen büyük hırsızlara atkı takma yarışı içine girmiş tribün liderlerini, davasını 3 kuruşa siyasete satan başkan ve yöneticileri, ''şike'' benim için bir seçim kriteri değil diyerek trabzonspor'u ''ikinci planda'' konumlandıranları, bir taraftan kendi taraftarına bir taraftan siyasilere laf anlatmaya çalışan bir avuç kalmış onurlu insanları biz çok iyi biliyoruz...

    her fırsatta ''öteki''leştirilen, yok sayılan siyasetin sadece sömürülmeye müsait insanların yaşadığı bir coğrafya olarak gözlemlediği, geçmişten gelen ''milliyetçilik'' refleksinin her fırsatta başına iş açtığı ama bunun aslında devletin kendi pis amaçları için kullanıldığı bir coğrafya... yeşilin bin tonlu rengini kardeş rize ile koynunda bulunduran sırtını zigana'ya dayamış, göğsünü karadeniz'e dönmüş bir coğrafya... biraz değiştirirsek; sırtını taş-maden ocakları, yeşil yol, hes, tünel vb yatırım görünümlü daha fazla rant getiren işlemlerle yasladığı dağlarını kaybeden, göğsünü döndüğü karadeniz'i ise, sadece kendisi değil, samsun'dan hopa'ya kadar bütün kardeşleriyle birlikte kaybetmiş olan bir coğrafya... çernobil'in hesabını soramamış ama her sene bir yakınını da köydeki mezarlığa gömmekten bıkmamış bir sabır halinin varlık gösterdiği topraklar... tek geçim kaynağının fındık ve eğer kaldıysa kısmi olarak da hayvancılık olarak varlık gösterdiği kalanlarının da gurbette yaşama tutunmaya çalıştığı birçoğunun almanya'da bulunduğu memleket... kimse de çıkıp dememiş bana emekli maaşı verdin, hastam var bakıcı maaşı verdin, sakat olduğum için bana maaş verdin. ama yaşadığım yerin içine niye ettin? beni, bizi bu hale niye getirdin? coğrafyanın esiri olmuşken zaten biz, siz kravatlıların da niye esiri oluyoruz, ha? dememiş. diyememiş. diyenin de sesi çok çıkmamış zaten. toplum tümüyle ve her köşesiyle kirlenirken birinciliği elde etmiş, bu çöküntüden çok daha hızlı etkilenmiş...

    ''karadeniz kayadeniz olmasın'' diyen avukat cihan erenler'in, volkanlar'ın, kazımlar'ın memleketi işte...

    tüm bunlar olurken de saflaştırılan, susturulan, soyutlanmasına rağmen arada bir pohpohlanıp kendini türkiye'nin t'si ve çimentosu görmek konusunda bir hayli istekli ve ısrarcı görünmesi sağlanan tepkisiz insanların coğrafyası. dışlandıkça artan ''ben de aslında sizdenim'' iç güdüsel eylemliliği kurulu saat gibi ara ara gösterir kendini.

    bakalım, alarm bir daha ne zaman çalacak?
    1 ...