bugün işten çıktım eve geldim. bi baktım kapı kilitli değil aha dedim hırsız girdi eve.
babam gelmiş meğer bi kaç gün bende kalacakmış. ayda 2-3 yapar böyle.
bende yorgunum rahat uyuyim diye rakı koydum kendime ona da sordum ister misin diye yok sağ ol evladım dedi.
oturdum mutfak masasına üniformayla, ince dilim süzme peyniri tırtıklamaya başladım.
benim yakın bi arkadaşım var işte onun babası benim babamın liseden arkadaşı. bizde liseden tanışıyoruz. bunlar face'te buldular falan derken çocuklar babalar rakı soflarına oturup muhabbet etmeye başladık. ayda bir yapıyorduk. sonradan seyrekleşti. herkesin işi başından aştı.
ben bu yakın arkadaşı sevgilisi yüzünden kaybettim. olaylar derin uzun boş verin onu bunu.
masada sessizlik hakimiyet sürerken sigara dumanını savuştururken elimle bi yandan sessizliği savuşturdum.
babam derki hep "çocuğum kalmıyor, kalmıyor. hepsi gidiyor bir gün. bi ara gözükürler sonra gerisin geriye giderler. sen arkadaşlarını ailen yanında olmadığı için çok sevdin ama onlar gider. biz gidemeyiz."
haklıymışsın dedim. anladı direk. telefonum çaldı arkadaş aradı. kedi kumu sipariş etmiştim onun içinde. bi aydır ayakkabılıkta duruyordu. gelip onu alıcam dedi, dedim gel. kapıya geldi psikopat sevgilisiyle. içeri davet ettim girmedi.
mutfağa geçtim bardaktakini bitirdim. kavunu ikiye böldüm birini attım ağzıma. babam çay bardağına koydu inceyi. dikti kafaya, içi yandı son dilim kavunu attı ağzına. yüzü kıp kırımızı baktı bana :" boş ver sen onu, babasıyla da o salak karısı yüzünden 15 sene görüşmedik. bi ara gelir gene gerisin geriye gider."
aynı şeyleri yaşamamam için adam uyarmış beni ama hiç takmamışım. meğer en iyi arkadaşım babammış.