Adamlığın cebindeki doluluğa değil, karakterindeki doluluğuna baktığı bir ülke.
Mahallede her zaman bir taş ile kale kurup başlanan maçlar.
25 kuruşa 3 tane sakız veren bakkallar.
Berberin istediğin kadar şekil söylesen de asker traşı yapması. (bak bu bile)
Her yolculukta ayrı bir heyecan, yazları gidilen o ege kıyısındaki akrabaların her ne kadar kendi içinde kavgaları bile olsa siz geldiğinizde sıcak mı sıcak karşılaması.
Hepsini yazarken de, gözlerimi dolu dolu yapan, en çok da sevdiğin kadının boynundan aldığın koku. Sarılırken hiç bırakmak istemediğin o koku, kalp atışı. Bu hala var. Başlık ile ilgisi yok. Bu sadece özlenen bir şey.