lise yıllarında bir şekilde her dilde seni seviyorumun karşılığı öğrenilir. i love you, je t'aime, ich liebe dichi bilmem nesi bi şekilde kazınır sıranın üzerine. jötem daha bir ağır basar nedense. ilgili kişinin dikkatine sunulmak üzere bekler yazı öylece. tabii pek sevimli hocalardan biri bu yazıyı görür de altın dişini gösterip ben de seni seviyorum lan it* deyip dalmazsa.
bu seni seviyorumun lise seyridir. önemsizdir. zaten o yıllarda karşı cinse beslenen duygular genelde aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya ortanın arkası, üstün biraz altı gibi noktalarda yoğunlaştığı için kalpte pek bir iz birakmaz. gelelim aslolana. yani adult aşka. * yetişkinlerde daha farklıdır seyri bu söylemesi zor, sonrası kor, devamı gelmezse adama kor söz öbeginin. efenim uzun lafın kısası alavyu nasıl ki mi tu ile anlam buluyorsa seni seviyorum da ben de seni ile bütünleşmeli, kenetlenmelidir. seni seviyorum bir soru degildir elbet ama ben de seni demek onu öyle bir fevkeladenin fevkine sürükler ki dadından yinmez. kavisli gelen ortanın gelişine vole vurmak gibidir ki -bu futbolda esastır- golle sonuçlanması işten bile değildir.
efenim seni seviyorum repligi kime ait ise karşısındaki de rolü geregi ben de seni falan demelidir. demiyorsa iş boka sarmıştır. kimse seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli edebiyatına girmesin. karşılıksız aşk saftır, gercektir evet ama şu dağın tavşanın küstügünden ne zaman haberi olmuştur ki. boşverin efsaneleri, sallamışım leylayı mecnun olmak isteyen kim. he dersen ki gönlünde yer yoksa sevgilim ayakta da giderim igrencliginde bir hayatım var. buyur platon ol, filozof ol o da olmadı sözlük yazarı ol. **