sinema hayranlığı çalışmakta olduğu video kiralama dükkanında seyrettiği filmler ile başlamıştır, bu yüzden sinemaya emek vermiş tüm yönetmenleri neredeyse hatim etmiştir, bu sayede kendisine çok özgün ve benzeri olmayan bir tarz yaratmış bir çok sinema severin gönlünde taht kurmuştur.
öncelikle true romance'in senaryosunu yazmış daha sonra ise natural born killers'ın senaryosunu yazarak bu oliver stone isimli zat-ı muhteremin eline vermiştir fakat filmi beğenmemesi nedeni ile isminin çıkartılmasını istemiştir. topladığı para ile bir çok kişiyi kendine hayran bırakan ve kariyerine altın harflerle yazılan, amerikan film endüstrisine göbekten girip şaşkına çeviren ünlü filmi reservoir dogs'u çekmiştir. daha sonra ise bir çok insanda hayranlık uyandıran siddetin, duygusallığın, nefretin, dindarlığın ne kadar içiçe ve sarmal örgülerle bezenmiş duygular olduğunu sinema seyircisine hissettiren, ayak fetişistlerine özgürlük diye bas bas bağıran filmi pulp fiction'ı yapmıştır.
daha sonra ise yine çok ünlü bir filmi olan from dusk till dawn'ı biz sinemaseverlerin önüne sunmuş ve yine çok başarılı bir iş çıkartmıştır
şimdilerde ise fırtına gibi esen ve insanları kendisine hayran bırakan olağanüstü film kill bill'i çekerek kendisini bugünlere getiren insanlar diye atıfta bulunduğu uzakdoğulu yönetmenlere saygısını göstermiştir.
olağanüstü şiddet sahnelerini, akılalmaz bir duygusallıkla bezeyen quentin tarantino her filminde izleyicisini şaşırtmayı başarabilen ve her zaman yin'in bir de yang tarafı olduğunu gösterebilen ender derecede başarılı yönetmenlerdendir. ölmüş, hayatı kaymış, artık 3. sınıf aktör konumuna gelmiş oyuncuları kendi hazırladığı olağanüstü diyaloglarla yeniden dirilten, onlara sinemanın kapılarını tekrar açan ve oyuncunun içerisindeki potansiyeli zirveye çıkartmayı başarabilen çok yetenekli bir yonetmendir kendileri. flashbacklerle filmlerinin kurgusunu hazırlayan tarantino'nun filmlerini bir tür kalp elektrosu çizgisine benzetebiliriz kendisi gerilimi ve şiddeti zaman zaman tırmandırmakta daha sonra ise aynı biçemde aşağıya çekmekte, seyirciye rahat bir soluk aldırmaktadır.
kendisine uyuşturucuya ve suça teşvik ettiği konusunda sayısız eleştiri gelmiştir fakat tarantino suçu, şiddeti ve uyuşturucuyu öylesine güzel işlemiştir ve yermiştir ki, kullanımının yarattığı sıkıntılar da filmde uyuşturucu kullanan insanların renkli yaşamları kadar göze sokulmuştur.
kendisi filmlerinde inanılmaz mükemmellikte sahneler kurgulamakta ve birbirinden güzel iki kadının can hıraş savaşını, estetik olarak mükemmel gözüken bir ortamda yaptırarak seyirciyi karmaşık tezatlar içine sokmaktadır. ayrıca filmlerinin kurgusunda ve montajında kesme tekniğini başarı ile kullanır aynı başarıyı silme tekniğinde de gösterdiği söylenilebilir.
filmleri için seçtiği soundtrackler de mükemmeldir ve her filminin ardından merak unsuru uyandıran, acaba bu parça nedir soruları sordurtan bir yönetmendir.
yakaladığı tarz neticesinde kendinden sonra çekilen kendi tarzındaki filmlere tarantino tarzı filmler denilmesine neden olmuştur.
tarantino aynı zamanda hollywood dünyasının kendine ve amerikan medyası ile yaşayış stiline de her filmde göndermeler yaparak sosyal sorumluluğunu da yerine getiren bir yönetmendir.
son olarak her filminde en az bir kare görünür ve oyunculuğunu sergiler özellikle pulp fiction daki oyunculuğu takdire şayandır...