--spoiler--
Arkadaşım The Exorcist (Şeytan) kitabını o kadar korkutucu bulmuştu ki, bir türlü okuyamadı. O zamanın çok moda kitabıydı okumayana cahil gözüyle bakıyorlardı. Kendi zorladı zorladı sayfa sayfa okumaya çalıştı ama nafile; kitap sanki onu eline geçirmişti, geceleri çığlıklar atarak uyanıyor, kitabın kendisine iyi gelmediğini hasta ettiğini söylüyordu; en sonunda yakın çevresinin de telkiniyle kitabı okumayı bıraktı, kitaplığına kaldırdı. Ama sorunları bitmemişti: Geceleri kabuslar devam ediyordu, kitabın kendisine seslendiğini, şeytanın kitap üzerinden onunla diyalog kurmaya çalıştığını düşünüyordu. En nihayetinde, yaşadığı kente en uzak yerdeki bir deniz kıyısına giderek kitabı gözlerimizin önünde Atlas okyanusuna doğru fırlattı; kitap dalgalar arasında yitip giderken arkadaşım yere çökmüş ağlayarak tanrı'ya kurtuluşu için şükrediyordu.
O zamanlar çok muzip zamanlarımızdaydık, türlü şakalar, pislikler...hatırlıyorum da utanıyorum, ama galiba bu en kötüsüydü. Gittik bir sahaftan biraz yıpranmış bir Exorcist kopyası daha bulduk; en yakındaki sahil kasabasına inip bir saat kadar denizde tuttuk, biraz kuruttuk ve yedek anahtarla arkadaşın evine girip çalışma masasına bıraktık.
Arkadaşın akşam eve gelince attığı çığlıkları sokağın başındaki polisler bile duymuştu...Bir daha kendine pek gelemedi sayılır.)
--spoiler--