alevilik, ilimin sonunun olmadığı ''ebedin sonu, ezelin de başlangıcıdır'' düşüncesini savunan, yenilikci, halk yönetimi ve insana odaklanmış bir yönetim düzeni ve kültürel yaşam biçimidir.
her şeyden önce alevilik yenilikçi bir felsefedir. dünün reformu bu gün için yaşlanmış sayılır. yazılı hurafe ve dinler insanın yaratıcılığına, yani yetenek gücüne sınır koyduğundan farklı dinleri de kucak açar. insanlığın sosyo-kültürel yapısı, medeni hali, sosyal adalet, paylaşım, doğanın korunması, inanç, bilim ve eğitime özellikle vurgu yapar. çeşitli kurallarla donatılmış bir kültür, yaşam biçimi ve yönetim sistemidir. asırlarca polis düzenine gerek duymadan yaşam süren bir rejim ve yönetim düzenidir.
yaygın kanı, alevilik ve bektaşiliğin tarihçesinin hz. ali'ye ve ehlibeyte bağlı olduğu yönündedir. oysa bu inanç, islamiyet'den de çok önce var olan bir düşünce, sosyo-ekonomik olarak bir düzen ve yaşam biçimidir. alevilikde hz. ali'nin yeri bir ayrıcalık yaratmıştır. çünkü asırlardır var olan türklerin inanç ve düşüncesini canı pahasına arap dünyasıyla tanıştırmıştır. bunun da ötesinde hz. hüseyin'in yezid tarafından adaletsizce katledilmesi bu bağlılığı iyice pekiştirmiştir. arap aleviliği ve türkiye aleviliği arasında oldukça büyük farklar vardır. hz. ali'nin arap aleminin islamiyeti henüz kabul ettiği günlerde 40'lar cemini kurmasıyla ona ve ehhlibeyte türkler arasında ayrı bir sevgi seli doğmuştur.
ateş, su, gök ve yer gibi eski türk inançları öncelikle şamanizm, çin'lerin taoism, budizm ve konfüçyus ardından museviliğin kabala, hristiyanlığın gnostik manheism ve yunan mitolojisinin inanç ve düşüncelerinden de etkilenmiştir. son olarak da islamiyetin zenginliğini de harmanlayıp heterodoks (dinler üstü) bir düşünce oluşturmuştur. alevilik evreninin yüceliğine ve evrimsel oluşumunu asırlarca önce kabul etmiştir. yani eski bir deyimle; ne zamandan beri varsın diye sorulan bir soruya aleviler "galu beladan beri" diye cevap verir. yani evrenin sonsuzdan buyana yokdan var olduğunu savunur. bu bağlamda felsefi yanı oldukca güçlü olan bir düşüncedir.
922 yılında mansur "enel hak" dediği için katledilmişti. yaratıcının insanda bütünleştiğini ve insanı kamilde odaklandığını, varlığın bütünlüğünü üstün saydığı için asılmıştı.
ahmet yesevi 12.yy "enel hak"'dan hareketle yarattığı divanı hikmet düşüncesi ile, türklerin eski inançlarına türkçe'yi kullanarak akıl ve ilmi de eklemiş ve hacı bektaş ve 40 erenler aracılığıyla anadolu insanının ayrılmaz inancı olmuştur.
yine aynı bağlamda, "vahdeti' vücut" yani varlığın bölünmez bütünlüğü anlamına gelen "ben ve yaratıcı içimde bütünleşmiştir" felsefesini anadolu'ya geldiğinde sistemli biçimde ilk anlatan, muhittini arabi olmuştur.
ancak, enel hak ve vahdeti vücut aynı felsefe olsalar da, iki farklı dilde öğretilmiştir. mansur'un enel hak'ı güncelleştirilip divanı hikmet kapsamında hacı bektaş tarafından öz türkçe olarak öğretilirken, vahdeti vücut düşüncesi nakşibendiciler tarafından farklı yöne çekilmiş ve arapça olarak işlenmiştir.
ne varki, osmanlı padişahı yavuz sultan selim'le başlayan kanuni ve ii. selim'le devam eden ve iii murat döneminde ivme kazanan 600 yıllık devlet baskısı, aleviliğin gelişimini bir ölçüde engellemiş ancak yok edememiştir.