kralkatili güncesi'yle ilgili tüm içeriklerin arasında mutlaka bu seriye rastlanıyor bir-iki yıldır. sürekli olarak benzerliklerinden dem vuruluyor ve patrick rothfuss'un bu seriyi övmesiyle de merak unsuru uyanıyor insanda.
ben de ne yaptım, okudum tabi. ama çok abartılmış olduğunu düşündüm açıkçası. kitap durağan, akıp gitmiyor. sanırım en büyük hata bir kitabı, bir başka kitapla kıyaslamak. insan bir türlü aradığını bulamıyor. kralkatili güncesi son dönem çıkan fantastik kurgu kitapları arasında fena sayılmayacak bir yerdeydi benim için ama centilmen piç serisi'nin ilk kitabı kvothe ve serisiyle kıyaslanacak kadar başarılı değil bana göre.
çok zekice kurgulanmış bölümler vardı, özellikle locke lamora'nın kurnazlığı okur için iştah açıcıydı ama havada kalan, cevap bulunamayan ya da mantık sınırlarını zorlayan şeyler olduğunu da düşünüyorum.
kralkatili güncesi'nin iki kitabı toplam beş gün gibi bir sürede bitmişken, bu serinin ilk kitabını on günde zor bitirdim. özellikle "ara" adı verilen kısımların yeni bir teknik de olsa okumayı böldüğünü ve olaylardan okuyucuyu soğuttuğunu düşünüyorum. son bölümlerde bir iki ara bölümü atlamış bile olabilirim. oysaki kronolojik olarak yazılsaymış daha akıcı bir kitap olacakmış.
ikinci kitabı okuyanlar ilk kitabın tadını alamadıklarını söylemişler. çok etkileyici bir kitap olsaydı sanırım bitirdiğimde ikinci kitabın siparişini verirdim, şu ansa meritokrasi'ye düşerse okuyacağım bir kitap benim için.