viyana kuşatması

entry53 galeri
    9.
  1. ilk olarak tanım: Viyana'nın Osmanlılarca kuşatılması.
    ilkinin pek bir önemi olmadığı için ikincisi hakkında bildiklerimi yazmaya çalışacağım
    Kuşatma öncesi : Osmanlı Devleti, duraklama dönemi boyunca, yükselme döneminde haiz olduğu Batı'ya karşı üstünlük menkıbelerini kaybetmiş ve Avrupa güçler dengesinde sıradan bir devlet olma yoluna girmişti. Bunun en güzel örneği ise 1606 Zitvatoruk Barışıdır. Bu barışla, önceki yıllardaki Osmanlı üstünlüğü kaybolmuş ve Habsburg imparatoru ile Osmanlı Sultanı denk sayılmıştır. Viyana kuşatmasının sanırım en önemli sebebi kaybolan bu prestiji tekrar elde edebilmek ve Viyana'yı ele geçirerek tüm Orta Avrupa'ya hakim olmaktır. Tabi bu seferde, sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa 'nın da rolünü unutmamak lazım. Roma'nın St. Pierre meydanında atımla gezeceğim diyecek kadar heyecanlı ve ateşli olan Merzifonlu, belki de bu amaca yönelik olarak Viyana seferinin düzenlenmesiyle ilgili divandan karar çıkmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Yani Viyana kuşatması, ya hep ya hiç seferidir, bu sefer sonunda Osmanlılara belki de Batı Avrupa'nın yolu açılacaktı. Fakat burada şunu da belirtmek lazım, Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu sıkıntılar gözönüne alındığında bu toprakları uzun bir süre elde tutabilmesi de pek mantıklı gözükmemektedir.
    Kuşatma sırasında yaşananlar: Türklerin Batı'ya karşı son büyük seferi olan Viyana seferi için yaklaşık yüzseksinbin kişilik büyük bir ordu toplanmıştır. Padişahın da Belgrad önlerine kadar eşlik ettiği ordunun komutası aslen Merzifonlu'nun elindeydi. Aynı birinci seferde olduğu gibi, bu seferde de büyük toplar Viyana önlerine getirilememişti. Bunda mesafenin uzaklığı ve bataklıklar etkili olmuştur. Fakat, Merzifonlu bunu pek dert etmemekteydi, çünkü lağımcı diye adlandırılan birlik, Osmanlıların en etkili silahlarındandı ve Merzifonlu da bu birliğin açtığı deliklerden kaleye girmeyi düşünmüştü. Zaten kuşatma esnasında da birkaç kere kalenin içine sızma başarısı gösterilmiş fakat hücumlar her defasında püskürtülmüştü. Merzifonlu, gelecek yardımlara karşı Kırım Hanını geride bırakmıştı ki, bu mühim hatayı Osmanlılar büyük bir bozgunla ödeyecekti. Kuşatma başladıktan sonra, durumu haber alan Avrupa devletleri Viyana'nın yardımına koşmuşladır. Polonya Kralı Jan Sobieski, ittifak kuvvetlerine kumanda etmiş ve Kırım Hanının müdahelesine uğramadan, ordusunu Viyana'ya hakim tepelerden birisine konuşlandırmayı başarmıştır. Yardımcı kuvvetlerin geleceğini önceden haber alan Merzifonlu, kuşatmayı yarıda kesmeyi reddetmiş ve gelecek orduya karşı savaş pozisyonu almayı reddetmiştir. Nitekim, Jan Sobieski'nin ordusu tepede görününce her şey için geç kalınmış, ordu iki ateş arasında kalmış, tam bir bozgun yaşanmış, ordu tamamen dağılmıştır. Sonuç, tam bir felakettir, 350 yıllık Türk ilerleyişi durmuş, o zamana kadar Avrupa'da yenilmez farzedilen Türkler utanç verici bir mağlubiyet almıştır.
    Kuşatma sonrası: istanbul'a dönen Merzifonlu'nun kellesi alınmıştır. Başarısızlıktan feyzalan Bundan cesaretlenen Avrupalılar, Habsburglar önderliğinde, Polonya , Rusya, Venedik ve Rusya'nın katılımıyla büyük bir ordu toplamış ve Avrupa'da tam 16 yıl sürecek geniş bir mücadele başlamıştır. Sonuç, Osmanlı Devleti için tam bir felaket olmuş, birçok toprak elden çıkmıştır. 1699 Karlofça Barışı, Osmanlıların, Avrupa için artık bir tehlike olmadığının kanıtı olmuştur. Osmanlılar içinse, saldırı dönemi sona ermiş, savunma dönemi başlamıştır. Avusturyalılar ise, Viyana travmasını halen dahi atlatamamıştır, şehrin herköşesinde, kuşatmayla ilgili hatıralar bulunmaktadır. Ve ilginç olsa da, Türklerin Viyana'ya birgün tekrar geleceği bilinçlerinin altında yatmaktadır diye rivayet edilir.
    1 ...