Tum manalarin kendisinden ibaret olduğunu sandigimiz dunya gozlemlenebilir basitligi sebebiyle acik gozlerle hissedilir ve biz buna gerçeklik deriz. Gerçeklik, hakikat ile karıştırilan dünyevi bir kavramdır. Hakikat gözler kapalıyken, dünyaya karşı âmâ olmayı tercih etmekle ulaşılabilen münzevi bir huzursuzluktur. Hz. Ibrahim gozlerini gercege kapattigi icin hakikati gorebilecegi bir düş gormustu. Oglunu kesiyordu ruyasinda. Bunu ogluna anlatti ve yorumlamasini istedi. Oglu ( yahudi ve hiristiyan kaynaklarda ishak, bizde ismail) kisa ve net bir emir cumlesiyle " emrolundugun seyi yap" dedi. Biri oglunu, digeri tereddut etmeden canini feda etmeyi hakikat namina vazife telakki etmis ve bir ayriligi bir yakinlasmaya tekabul ettirecek anlam kurgusuyla soy yakinligini inanc yakinligina donusturecek bir devrime imza atmaktaydi. Bir düşü vardı ibrahim'in ve gordugunu icra etmeyi, duste canına kıyılan oğlu telkin ediyordu. Oğulun " beni sabredenlerden bulacaksin" seklindeki teskini, sadece gozu acik olanlarin idrak etmekte güçlük cekecekleri bir ahlak dersi olabilir.