abd başkanıyla turkcell süper lig arasındaki bağ

entry1 galeri
    1.
  1. orjinal adıyla united states of america, bizim bildiğimiz adıyla sadece amerika adlı ülkenin geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki başkanlarıyla, -turkcell süper liig... hiiiç bitmesin..- şeklinde tezahürat ettiğimiz birinci futbol ligimiz arasındaki şaşırtıcı bağdır.. bağ kelimesi seçilebilecek en masumane kelime aslında.. 1) bağ, 2)komplo, 3)beyin yıkaması ve 4)dötverenliğin dik alası şeklinde gidiyor bu kelimeler.. saçma demeyin, okuyun..

    efendim malum a.b.d.'de başkanlık seçimleri yaklaşıyor.. obama'ydı, clinton'du, mccain'di derken hepimiz ucundan köşesinden bu yarışı takip ediyoruz az çok.. bu dünyanın da kaderini yakından ilgilendiren yarış ve bu yarışın ödülü olan amerika birleşik devletleri başkanlığı makamı hakkında geçmişe dönüp bir araştırma yaptım.. ve bu araştırmamda çok büyük bir planın bulgularına rastladım.. hemen paylaşayım:

    olayın temeline inersek, ''süper lige gelen yabancı futbolcuların çoğu, bir abd başkanıyla aynı ya da çok benzer ismi taşıyor..'' gibi bir iddiam mevcut benim.. bu iddiaya dayanarak, abd hükümetinin, futbola olan obsesif düşkünlüğümüz ve yabancı sempatimizi de hesaba kataraktan, bize kendi kültürlerini ve tarihlerini bilinçaltı düzeyinde empoze ettikleri savını sürüyorum ortaya.. dünya üzerinde her sektörde söz sahibi olan white house, futbol yani onların deyimiyle soccer konusunda gücünü gizliyor.. ama istediği zaman istediği oyuncuyu istediği yere gönderebilecekleri muhakkak.. adamlar amerika olm.. süper güç..
    biraz fazla kaptırdım diye düşünebilirsiniz ama ulaştığım kanıtlar göz ardı edilemez.. peki nedir bu kanıtlar ?

    herkesin ilk aklına gelen lincoln'dür şüphesiz.. şu anda galatasaray takımının gündemini oldukça meşgul eden cassio de souza soares lincoln'den hatta ve hatta lincoln navigator'den bile çok önce abraham lincoln'le girdi bu isim hayatlarımıza.. 1961-1965 yılları arasında abd başkanlığı yapan sonrasında da trajik bir şekilde gittiği bir oyunda vurularak suikaste kurban giden.. suikast seçeneği, topçu lincoln'ün sahada gördüğü muamelelere kıyasla tercih bile edilebilir.. bu çapta teknik bir yıldızın, kırılgan bünyesi de unutmayalım, türkiye ligi gibi bir kurtlar sofrasında telef olacağını ve bunu türk milletinin, süikaste uğrayıp bok yoluna giden büyük abe'le bilinçaltı düzeyinde de olsa özdeşleştirip, inceden sempati duyacağını çok önceden tahmin etmişti cia.. evet onlar da bu işin içinde.. ismini vermek istemeyen bi cia yetkilisi şöyle dedi: ''evet biz de işin içindeyiz..''
    hem bir düşünelim.. ben de galatasaray'lıyım, ama elinizi vicdanınıza koyun bütün galatasaray'lılar.. biz lincoln'ü getirecek parayı nerden bulduk kardeşim.. galatasaray adasında define mi bulduk?.. hayır sam amca yardım elini uzatmış, çıkarları doğrultusunda.. acı ama gerçek, olan bu görüldüğü üzere..

    devam edelim..

    abd'nin başkenti neresi? washington dc diye bağırdığınızı duyar gibiyim.. bir kaç karacahil new york dedi ama duymazdan gelelim.. peki washington bu adı nerden almıştır.. tabii ki amerika birleşik devletleri'nin ilk başkanı olan george washington'dan.. hani o 1 doların üstünde vesikalığı olan amcamız.. bununla nereye mi varmaya çalışıyorum ?
    çok değil 5 sene önce, güzide kulüplerimizden fenerbahçe, brezilya'dan bir santrfor transfer etmişti.. ağırlığına rağmen attığı gollerle adından söz ettirmişti hani.. hatırlamayanlar ve ''aaaa harbi lan..'' diyemeyenler için bu santrforun ismini vereyim : washington stecanelo cerqueira.. topçu washigol, bütün maç defansı uyutup ama golü koklayıp tam zamanında da atmasıyla ünlüydü.. başkan washington ise, ingilizlere karşı yaptığı gerilla savaşıyla ünlüydü.. kendini unutturup, tam zamanında ortaya çıkıp dağıtırdı ortalığı.. bu özelliği bakımından, bizim ileri uç elemanına fazlaca benziyor deği mi ? belki de biraz fazla benziyor..

    daha bitmedi..

    araştırmalarımda, 1865-1869 yılları arasında başkanlık görevini yerine getirmiş olan andrew johnson ismine rastlayınca şaşırmadım.. gençliği fakirlik ve yoksulluk içinde geçen bu büyük siyaset adamıyla, türkiye'ye kara kıta afrika'dan gelen ve tıpkı adaşı gibi sert yapısıyla öne çıkan samuel johnson'la arasındaki bağlantıyı bulmam uzun sürmedi.. ama aklımı kurcalayan olay, abd tarihinde bir johnson'un daha olmasıydı.. 1963-1969 yılları arasında başkan olan lyndon baines johnson.. bu tesadüf olamazdı.. tesadüflere inanıcak raddeyi çoktan geçmiştim.. ve uzun bir zaman sonra olayı çözdüm.. türkiye'de de bir johnson daha vardı tabii ki.. tıpkı lyndon johnson gibi pek iz bırakmamıştı futbol sahnesinde, silinip gitmişti.. malatyaspor'un 2004'te büyük umutlarla transfer ettiği macaba johnson..
    bu iki şahsiyet arasındaki benzerlik ise fizikseldi.. hayret uyandırıcı bir şekilde, kardeş gibiydiler adeta.. hemen veriyorum linkleri:
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/27321/+
    http://esmeraldino.com.br.../fotos/notPic34373243.jpg
    ürkünç değil mi?

    ana hatlarıyla şüphelerimi aktardım size.. daha bir çok çözülmemiş bağ var.. örneğin roosevelt'in ilk adı olan frank bana talihsiz bir frank de boer macerasını çağrıştırıyor.. aynı şekilde martin van buren isimli başkan da insanın aklına ulrich van gobbel ve pierre van hooijdonk'u düşürüyor.. eğer ki yıllardır peşinde koştuğumuz kennedy bakırcıoğlu'nu almaya muvaffak olabilirse bir kulübümüz, artık savlarım kendi kendini kanıtlayacaktır bence..
    bu tuzağa düşmeyelim!!!
    4 ...