manita ile evlerimiz bir caddenin karşılıklı apartmanlarında idi. üniversite okuduğumuz küçük anadolu ilinde, akşam 23:00'den sonra herkes evine çekilir, cadde bomboş olurdu. hatunun uzun süre "beni hiç şaşırtmıyorsun" temalı kezban triplerinden bunalmış bir halde, bir arkadaşın aklına uyarak şöyle bir şey planladım: benzinciden aldığım benzin ile, caddeye "seni seviyorum" yazacak, onu cama çağıracak, o cama geldiğinde de benzini tutuşturacak, şeklimi yapacaktım. gittim benzin aldım pet şişeye doldurttum. Akşam geç olup el ayak çekilince, caddeye indim. tek seferde tüm harfler yansın diye el yazısı formatında benzinle "seni seviyorum" yazdım caddeye. hemen manitanın ev arkadaşı olan kızı aradım. "hemen söyle cama çıksın, caddeye baksın" dedim. ev arkadaşı "tamam" dedi. aga, bekle bekle gelen giden yok. epey bekledim. tam "nerde lan bu" diye kızı arayacaktım ki, bir baktım sevdiceğim cama çıkmış. hemen gururla eğildim, yerdeki benzine çakmağı çaldım... fakat?? yanmadı! bekleye bekleye benzin uçmuş, denedim denedim bir sikim olmadı. ben de daha fazla rezil olmamak için kendi apartmanımın açık kapısından içeri kaçtım eve gittim. hatun aradı:
"-ya cama gel demişsin geldim, sana baktım. çömeldin yere çakmak çaktın sonra da kaçtın gittin, hiçbir şey anlamadım" dedi.
sonra eğer ev arkadaşı olacak gerizekalının seni zamanında cama çağırsaydı, ne yapmak istediğimi anlattım. başarmış kadar oldum tabi...