genç bir işadamına

entry15 galeri
    7.
  1. son kısmı şöyledir:

    ve küfür

    çok ciddi olduğum zamanlarda ise içimden sadece küfretmek geliyor.
    sen ve ben genç dostum eğer birgün bir yerlerde karşılaşır da bir şeyler yazmak istersek, gel, birlikte uzun bir küfürname yazalım. şöyle kendimize, herkese ve herşeye - önden arkadan, ana avrat, doya doya küfredelim.

    allah a, cumhurbaşkanına, bayrağa ve isim verilerek kimseye küfür edemeyiz.
    gel dostum seninle bu kanunları böyle yazanlara küfredelim.

    ilerlemeliymişiz. kalkınmalıymışız.
    uygar bir sanayi ülkesi olmak için çok çalışmalıymışız.
    ... sabah yedi akşam yedi haftanın beş günü...
    ve trafikte geçen zamanımız için hiçbir ücret talep edemezmişiz.

    terbiyeli, uslu, efendilerimize karşı saygılı yurtdaşlar olursak bir kat, bir araba ve arada sırada güney de 15 gün bir tatil ile ödüllendirilecekmişiz.
    keza birgün, biz de efendi olrsak yaşantımızın emrimizde çalışacak iş kölelerinden hiçbir farkı olmayacakmış.
    ne yaparsak yapalım, ne kadar güçlü olursak olalım, kıçımızı yine allah ın her günü ofisten arabaya, arabadan gürültülü lokantalara veya bir başka efendinin iğrenç sofralarına taşımalıymışız.
    yirmi defa gördüğünüz paris ve londra yı yirmi kez daha görmeliymişiz. hep aynı karıları becermeli ve aynı sohbetleri tekrarlamalıymışız. bir milyon dolarımızı on, on milyon dolarımızı da yüz yapmak için kıçımızı yırtmalıymışız. yüz milyon naktimiz olduğunda da kimsenin bizi iplemediğini görüp hiddetten kudurupmalı ve o hırsla gözümüzü milyarlara dikmeliymişiz.

    gel dostum seninle bu dünyayı böyle kuranlara, bu hale getirenlere ve bunu savunanlara önden arkadan bir güzl bindirelim.

    anasını satayım
    döne döne satayım,
    liberal demokrasiymiş,
    iletişim çağıymış.

    kişi başına şu kadar elektrik şu kadar bilgisayar, bu kadar cep telefonuymuş.
    bu lafları ağzından hiç düşürmeyerek dünyanın içine edenlere, gel dostum evire çevire soka çıkarta ağız dolusu küfredelim.
    ellerimizi kaldırıp indirerek, gözlerimizi devirerek, tükürükler saçarak...
    döne döne doya doya...

    sadece sandallı balıkçılara, sokak çocuklarına ve aylaklara küfretmeyelim.
    ama yok, gel bu yolda hiçbir cıvıklık yapmayalım. işi istisnalarla sulandırmayalım.
    onlara da küfredelim.
    analarını sattığımın pezevenkleri.
    kim zannediyorlar ulan kendilerini.
    ressammış, ayyaşmış, sokak çocuğuymuş, serseriymiş...
    şairmiş, balıkçıymış, adalıymış...

    bütün gün oyun oynayacaklarmış.
    çimenlere uzanıp bulutları sayacakmış.
    çok eskilerin doğa filozoflarını okuyacakmış.
    var mı ulan bu devirde böyle kıyak?
    eşşoğlu eşekler.

    işte böyle başlayalım, genç dostum.
    herşeye.
    yeniden.
    1 ...