Bu bir duygu sömürüsü ya da "kendi üzerine yazı" değildir. Zira anlamlı yalnızlık tüm diğer yalnızlıklardan çok daha ayrı bir yerdedir. Diğer yalnızlıklar duygu-durum, duygulanım, hissel ve tinsel bir ayrı kalış veya tek başınalık ya da bırakılmışlıkken anlamlı yalnızlık "peki, öyle olsun" diyerek arkayı dönüp gitmek gibidir.
Anlamlı yalnızlık, söyleyecek onca şeye rağmen anlayacak kimse, dinleyecek kulak bulamamaktan ötürü bir yalnız oluştur. (Yalnız kalma değil) çünkü anlaşılmazlık artık bir korku değil, gün gibi ortada bir gerçekliktir. Kişi farkındalıklarını, sorgulama ve soruşturmalarını; bu sorgulama ve soruşturmalardan çıkardıklarını, eleştirilerini, belki düşündüklerini ve duygularını bir süreden sonra paylaşmaz, anlatmaz hale gelir. Zira anlatması ağızdan birkaç kelime çıkmasından ötede değildir.
işte bu hal anlamlı yalnızlıktır, başka bir ifade ile bilinçli bir yalnızlık; varlığın dolduramadığını boşluğun doldurduğu bir yalnızlık.