dersim sürgünlerindendir. bunu şu şekilde anlatmaktadır: "bizi bir kamyona doldurdular. tüfekli iki erin nezaretinde. sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular. günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar. tarih öncesi köpekler havlıyordu. aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler. duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki. annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü".
nazım'a haksızlık yapmak istemem ama türk şiirinin zirve noktasıdır cemal süreya. aşkı zannımca daha iyi anlatabilen şair yok. ondan daha aşık olanı da yok.
"...
fotograf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz
güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz
mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler
razı olma hicbir sessizliğe
biliyorsun seni seviyorum
pencereden bakmayı
ögreteceğim sana
sesin
balkona asılı çamaşırcasına
havalansın, havalansın dursun
sokakta değil balkonda,
dışarı cıktığın zaman
romanını yastığının altına sakla
şiirini mutfağa koy
boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa,
öykünü yanına alabilirsin elbet
muziğini de, resmini de