1895 yılında ittihat ve Terakki Partisi’nin savaştan önce yaptırdığı araştırmaya göre, okuma yazma oranı yüzde 40’lardadır… Hatta aynı yıl yapılan başka bir araştırmaya göre oran yüzde 60’a kadar çıkıyor.
Tabii gerçek okur-yazar oranını tespit etmenin en sağlam ölçüsü, gazete ve dergi tirajlarıdır…
1908-1914 tarihleri arasında Osmanlı Devleti sınırları içinde yayınlanan 801 dergi ve gazetenin toplam satışı yüz bin civarındadır.
1920-1925 yılları arsında gazete ve dergi çeşidi 252’lere, okur sayısı 40 binlere düşmüştür.
Harf Devrimi’nden (1928) sonra, gazete ve dergi sayısı 50’lere, okur sayısı de 20 binlere gerilemiştir.
Anlaşılan o ki, Harf Devrimi, bize anlatıldığı gibi “okuma-yazmayı kolaylaştırmak” için yapılmadı.Ya ne için yapıldı.Zaten halk türkçe konuşuyordu, alfabe değişikliği yazı değişikliğidir eski yazı yeni yazı kavramıda buradan gelir.Önceden halk arapça yazarken harf inkilabından sonra latinize yazmaya başladı eee ne fark var hani bu millileştirme hareketiydi.Mevzu çok basit arap kültürü denilen hadise aslında islam kültürü arap alfabesi yerine latin alfabesini almak bu kültürden uzaklaşıp batı kültürüne yanaşmak demektir.Zaten hatırat bu durumu ifade ediyor.