çeyrek asrı doldurmak üzere olan bir hayatı yaşamakla meşgulüm. korkuyu beklerken'de topladığın öykülerinden bir kaçını ve artık sosyal medyada her taşın altından çıkan sözlerine rastlamak dışında hakkında haiz olduğum geniş bir düşünce yok. yaşarken hiç bir kitabının 2. baskısını görmediğini de biliyorum, hiç haberdar olmadığın şu anki şöhretinin üzüntü verici bir genç ölüm sonrası sırma saçlı,badem gözlü olmakla da alakası olmadığına eminim, neden bilmiyorum ama eminim işte abi. yaklaşık 4 yıl önce aldım tutunamayanlar'ını ve hala gözüm iliştiğinde başlamamak için zor duruyorum. bir sabır taşı koydum önüme 30 yaşıma kadar ömrü var. ya gerçekleştiremedim hayallerimi ya gerçekleşenlere 'bu muydu?' diyerek yaklaştığım için tutunduğum dalların her geçen gün çatırdamasını hissediyorum. içinde bulunulan zamana duyulan aidiyetsizlik, küçük bir kıvılcımdan bir izci ateşine evriliyor korkarım ki içimdeki tüm ormanları yakıp yıkacak be abi. işte neredeyse her şeye sirayet eden bu aidiyetsizliğin neye dönüşeceğine dair kendime verdiğim mühlettir 30. yaş günüm. tüm bu yaşanmışlıklar ve gebe günlerin ardından göz ucuyla baktığım tutunamayanlar'ını okuyacağım, sana duyduğum saygının perçinleşeceğinden eminim. senin anlattıklarında kendimi bulurken, sana duyduğum oturup bir bardak çay içme isteğini böyle yatıştırabileceğim galiba. yaradan o günlere kadar bana ömür verirken, sana da rahmetiyle muamele eylesin abi.
tanısaydım eminim çok severdim seni, tanıyamadım kayda değer bir eksiklik yok ne sevgimde ne saygımda.