babası demiryolcu olan yakın arkadaşımın, çocukluğunun geçtiği evde ve istasyonda çekildiği için daha bir dikkatle seyretmeme neden olan film.
--spoiler--
yazılmıştır belki ama yine de yazmak isterim, bana selvi boylum al yazmalım filmini çağrıştırdı. orada filmin sonunda asya'nın bilinçli bir seçimi vardı, gidebilecekken, kalmayı tercih etmişti. gerçi burada da kadın karakter her ne kadar gitmeye karar vermiş olsa da, arasında çok sınırlı bir iletişim olan imam'dan ayrılacağı için üzüldüğünü, belki bir kal demesini beklemesi fazla olurdu ama, duygu belirten bir bakış bekledi yine de.
sonunu sevdim, filmin en etkileyici sahnesi idi, imamın tutkusu ve bunu gösteriş biçimi. o takkenin başından çıkması sanki tüm kasvetini üstünden atan, bastırılan hayatın üzerindeki örtüyü de kaldıran bir semboldü.
--spoiler--