gerçek kadınlar gerçek erkekler gerçek aşklar

entry119 galeri video1
    119.
  1. öyle bi simülasyonda yaşıyoruz ki; gerçek varlıklarla karşılaşınca afallıyoruz. gerçek tepki veren, gerçek gülümseyen, gerçek soran, gerçekten bilmek isteyen, gerçekten gülen, gerçekten dinleyen, gerçekten ağlayan, gerçekten otobüste yer veren, gerçekten yardım eden, gerçekten gözünüzün içine bakan, gerçekten var olan, gerçekten var eden, gerçekten su içen, gerçekten gezen, gerçekten yalnız kalabilen, gerçekten konuşabilen, gerçekten basmakalıp cümleleri beklenmedik ama gerçek tepkilerle bölüp sessizliklerden korkmayan, boşlukları doldurma ihtiyacı hissetmeyen, rüzgarı teninde hisseden, gerçekten güldürmek isteyen, gerçekten özledim diyen, gerçekten bakan, gerçekten elini tutan, gerçekten tanımak isteyen, gerçekten omzunuza yaslanan, gerçekten.... bugüne kadar insanlar robotvari hareketlerle gerçekleştirdiği her basit veya karmaşık eylemin gerçek motivasyonla yapıldığını düşünsenize! böyle insanlar çıktığında karşısınıza, utanmadan kusan, teninize dokunma ihtiyacı duymayan, tutmak istediği için elinizi tutan, gün batımı ve güzel müzik karşısında nutku tutulan gerçek insanlar çıksa...deli dersiniz değil mi? her şey olması gerektiği gibi olmalı. alışverişte satıcı müşteriye müşteri olduğu için iyi davranmalı, ürününün daha fazlasını satabilmek için farklı kampanyalarla kandırmalı, gülümsememeli (gerçekten), kızlar erkeklere iyi davranmamalı ( nazlı olmalılar, yoksa değersiz olurlar ya)...liste uzayıp gider. sinemanın gerçeğin tekrar üretilmesi, tekrar canlandırılması, olası bir gerçekliğin yansıması olarak düşünülüyor ve biz bu gerçekliği izlerken ütopikmiş havası yaratıyorılıyo. aşk filmleri, dramlar... insanların gerçek davrandıkları sahnelerden etkileniyoruz...peki ya neden biz gerçek yaşamıyoruz? bu kadar mı zor? bu kadar mı uçuk? oysa ki çok zevkli, bi denesek.

    - merhaba bekletmedim değil mi?
    - olsun problem değil. müzik dinledim. güzeldi.
    - ne yapalım dersin?
    - şu anda tek yapmak istediğim çıplak yüzmek.
    - nası yani? ( sapık mıdır, nedir?)
    - evet, geceleyin hiç yüzmedim. hep karanlık suda, sadece hissedebildiğim ama içindeki nesneleri seçemediğim denizde yüzmek istemişimdir. filmlerde olur ya. hiç mi canın istemedi?
    - ya ama benim yanımda yüzüş için uygun kıyafet yok. sen mayo getirdin mi ki kendine?
    -hayır. şimdi geldi aklıma. o yüzden yok. zaten çıplak dedim.
    - ama ben üşürüm şimdi, açıkçası bana iyi bir fikir gibi gelmedi.
    - o halde bir daha görüşmeyelim, ben seni eve bırakayım.
    - nası yani? sırf seninle çıplak yüzmedim diye bir daha görüşmeyecek misin?
    - görüştüğümüzde ne yapacağız? kafeye gidip "check-in" yapıp, mutluluk pozu verip, yüzeysel muhabbetlere girip, birbirimizle ilgileniyor numarası mı yapacağız? facebook'ta arkadaşlarına "bakın benim de hayatım var ve önemliyim" izlenimi yaratmanı sağlamak yerine, sensiz denizde yüzmeyi yeğlerim.
    - ya defol git o zaman. çattık ya.
    5 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük