aslında anlatmaya başlamakla hata ettiğimin bilincindeyim ama şöyle yüzeysel olarak bir irdelemekte fayda var çünkü raskonun nesli tükenmiştir..türünün son örneğidir..insanlığın onu tanımaya ihtiyacı var..
lisede bu yaratığı gördüğüm ilk gün bıyıkları yeni terlemiş saf bir delikanlıydı..ama sınıfta ilk konuşan ve milletle tanışmaya başlayanda o olmuştu..sonra nasıl olduysa bir haftada en samimi arkadaşım oldu..bizi ilk birleştiren şey bir basket topuydu* sonra paralel düşüncelerde olduğumuzu öğrendim..artık bir evimde rasko nun eviydi..benim evim uzak diye dalga geçer bize gelmezdi..bende inanılmaz yüzsüzlüğümle onların evinden çıkmazdım..mosquito nunda dediği gibi bu adam o kadar rahattır ki evine her girdiğimizde mobilyalar devrilmiş,florasana çamaşırlarını asmış,perdelerini sigaralarla delerek rasko ismini yazmış,bilgisayar ekranına örümcek ağ örmüş kuşlar yuva yapmış olurdu..eve girdiğimiz andan itibaren konumalndığımız şekilde kalıdık..3 metrekareye 5 kişi yatıp sabah kalktığımızda istemediğimiz sonuçlar doğardı..
okul bu rasko ile bir başka güzeldi..hocanın derste ağzına sıçardı bunu öyle güzel bir metodla yapardı ki hoca bi bok anlamazken biz yerlerde kıvranırdık..okula düğün elbiseleri ile gelirdi hocalar bunu mezun zannederdi..ilk 2 sene bir gün bile ilk derse zamanında girmedi..hep geç hep geç ilk ders kapı çalındığında hah rasko geldi derdik..sonra o kafasında bulduğu yeni makara konularıyla kapıdan girdiği anda kahkalarla birlikte yuvarlanarak gelip yanıma otururdu..sonra anlatmaya başlardı derslere sığmazdı,dışarda bitmezdi hala da devam ediyor..
sonra bir osmik faciası var ki rasko nun affına sığınarak bu konuya hiç değinmek istemiyorum ama kendisine yinede şükranlarımı sunuyorum..
sonunda rasko nun evi popülasyonumuza yetmediği için kendisinden bahsetmek istemediğim birisi yardımıyla kumkapı meyhanelerinin içinde yaşamaya başladık..ordaki pilavcıya sorun gece 2 de son pilavları kim gelip alıyor diye size bahsetsin biraz..tabi rasko nun fıtratı gereği çalışmayıp çeşitli aktivitelerde bulunma isteği hepimiz tarafından olumlu karşılanıyordu..şimdi yüzü burda ben çalışayım diye beni pek ayartmaya kalkmazdı ama yinede sıçmaya bile birlikte giderdik..
kumkapı gecelerinde rasko ile bir balık maceralarımız vardır ki sormayın..rasko nun eşkina balığı ile arasında öyle özel bir münasebet vardır ki sormayın..şişko balıkçının filesi yardımıyla yakaladığımız karideslerle o ilk eşkinayı tuttuğu gece bir milattı onun için o balığa bir kadın şefkati gösterdi öptü kokladı sonra da yedi..yahudi balığına karşıda özel ilgisini söylemeden geçemeyeceğim onun o yumuşak karnına Tolstoy misali binbir benzetme yapıp balık kokana kadar onunla birlikte yaşadı..
hakkı babaya özel bir parantez açmadan geçemeyeceğim..o da Yahudi balığı gibi kahramanımız raskoya ilham kaynağı olmuş hakkında binbir yorum yapıp bizi bizden almıştır..sahilin müdavimi hakkı babayı sigara ve bilimum ucuz şarap ve biralarıyla baş başa bırakırken tekrar bu ilginç adama dönüyorum..
onun için her şey bir rüzgara bakıyor.küçücük bir kıvılcımla harekete geçebilecek bir potansiyeli var.herhangi bir şeyi kafasına taktığı an o hayattaki en önemli şeyi olur ve bütün enerjisini buna harcar.sonrada sıkılır ve siktir et der..
yer yüzünün bok olmaya en müsait bölgesinde doğduğundan beri ikamet etmesine rağmen bok olmayı bir yana bırakırsak bir çok meziyete sahip bir yaratık ortaya çıkmıştır..bunun yanında beni kıskandıran hacılamak için türlü yollar aradığım büyükte bir kütüphanesi vardır çöplüğünün içinde..evet çöplük diyorum haberlerde çöplerini biriktiren teyzelerden biridir o..sigarasını yastığında söndürmekte bir an bile tereddüt etmeyecek aynı zamanda tişörtü ile yere dökülmüş her nevi sulu içeceği kurulayacaktırda..
onu ne zaman uzun süre görmesem okuduğum Dostoyevski romanındaki bir karakter gibi geliyor bana gerçekten yaşadığına şaşırıyorum..hakkında rahatlıkla kitap yazma potansiyeline sahip olduğum bu kadim dostumu anlatmaya şimdilik kısa bir ara veriyorum..