--spoiler--
rüzgar çıktı. bir çocuk başı gibi oynak, afacan bir rüzgar. etrafında güneş kadar temiz, ay kadar donuk bir sessizlik var.
emir sultan'da bir tek yeşil'de bir sürü pınarbaşı'nda yüzlerce ipleri görünmeyen uçurtmalar.
ovada nilüfer ve taş köprüler. gök kırık, titrek bulutlar içinde.
hey, uzak, beyaz bulutlar gibi titrek, kırık göğüslü bursa çocuğu! rüzgar çıktı, başım gibi oynak; afacan bir rüzgar. uçurtmanı çıkar, uçurtmanın tam vaktidir.
gök bahtiyar, rüzgar kıskanç, güneş hasretle dolu, uçurtmlar birer çocuk ruhudur.
ben bir kuş olsaydım!
ufacık bir kuş, uçurtmaları acaba nereden seyrederdim? çınarın üstünden mi? yoksa yukarılardan, atmacalardan korkmayarak daha yukarılarda, uçurtmaların üstünden mi?
ben bir kuş olsaydım, kınnapların sarkmış, gevşemiş münhanisinden denize atlamış kaypak taşlar gibi sekr, uçurtma sahiplerinin sedef düğmeleri çözülmüş göğsüne girer, oradan ot, tere, ceviz, böğürtlen, fındık yaprakları kokan yerden başımı çıkarır, uçurtmaları oradan seyrederdim.