malzemeler: standart bir etçil, tertemiz! bir yatak, bir adet pollyanna maskesi, loş ışık, birkaç dal tütsü, biraz kirli ten tuzu, çıplak bir el, bebeğine ihanet eden bir çift göz, birkaç doz melankoli, çokça timsah gözyaşı.
hazırlanışı: bir adet orta boy, şöyle 20-25 yaşlarında bir enayi bulun. işinize yarayacak mekanlar; loş, köhne, zifiri odalı öğrenci evleri, üniversite kampüslerinin kuytuca yerleri ve salaş rock barlardır. burada ufak bir iş atma sonucu ağınıza düşürün ve ebenizin pul koleksiyonlarını göstermek adına o büyük! mabedinize götürün. önceden hazırlamış olduğunuz ve her türlü kanamaya, içsel yaralara tanıdık beyaz çarşaflı yatağınıza boylu boyunca serpiştirin. tabi en büyük iş kıyafetiniz olan pollyanna maskenizi giyin ve etrafa mutluluklar saçıyormuş gibi gözükün.
onu etkileyici sözler söyleyin. ten yangınlarınızdan, tutuşmalarınızdan, yaşanmamışlıklarınızdan bahsedin. birkaç kaşık melankoli katmayı da unutmayın. hani zor durumlar için biriktirdiğiniz tütsüler vardı ya... onlardan birini yakın bir kez daha yalnızlığın en koyusundan. ortamı alabildiğince dinginleştirin. kimi zaman da coşun ve coşturun.
iyice soymuş olduğunuz etçilinize doğru yaklaşın. beyninizin en kuytu ve botkan yanında önceden biriktirmiş olduğunuz timsah gözyaşlarınızdan birkaç damla serpiştirin. işte o an, etçilinize en çok yaklaştığınız, etçilinizin de kıvama gelmek üzere olduuğ andır. bu dünyanın aslında ne kadar boktan bir yer olduğundan, kimsenin sizi anlamadığından, zaman zaman intiharı denediğinizden, babanızdan nefret ettiğinizden, ananızın geri kafalı olduğundan, dersleri s.klemediğinizden falan bahsedin. asıl özgürlüğü aşkta bulduğunuzdan, aşkın en saf halinin çıplaklıkta olduğundan bahsedin; bedenlerden önce ruhların soyunması gerektiğini, palyaçoların sahte gülüşlerine, bol ışıltılı karartma gecelerine kanmamanız gerektiği yalanını uydurun.
sonra onu dinleyin. çok önem veriyromuşçasına tüm söylediklerine kulak kabartın, anlamasanız da -ki kapasiteniz zaten yetmeyecektir buna- anlıyormuş gibi yapın. aşk, kutsallık, ten büyüsü gibi insanların olağanüstü gibi algılıyor gözüktükleri şeylerden bahsederse siz de karşılık verin. şöyle iyice ağlamaklı bir hikaye uydurun. ara sıra acltını da kontrol edin. çünkü yoğun ateşte pişiriyorsunuz etçilinizi. bir miktar, şöyle bir gece boyunca sararıncaya, beti benzi soluncaya dek pişirin, anlatın, ağlatın, sallayın, saçmalayın, kandırın... istenilen sarı kıvama gelince çıplak elle kontrol edin. önce ellerinden başlayın, sıcaklık olup olmadığını kontrol edin. yavaş yavaş kalbine doğru çökün, kızarıp kızarmadığına bakın. onun için bu ürperme olsa da sizin için etçilin pişmeye hazır olduğunun işaretidir. e, bu zamandayatak geçindirmek zor. hem bir daha kolay kolay nerden bulacaksınız böylesine bir enayiyi?
sonra elinizi etçilinizin bedeni üzerinde gezdirin ve kontrol edin. yine önceden bir köşede biriktirmemiş olduğunuz hatta diğer tüm etçillerle paylaştığınız teninizin tuzunu malzemeye serpiştirin. el darbelerinizi sıklıkla arttırmaya hazır olun. o bu kirli tuza karşılık size gözyaşlarıyla karşılık verecektir. bu da altını kısmayı, köpürmeyi dindirmenizi gerektirir. çünkü etçilinizi, saklı bıraktıklarını, yarım yamalak tutuşturduklarını, bir uyku boyu sakladıklarını, ötekilerini, berikilerini, her bir şeyini savuracaktır yatağa. o, tenini teninize bulamak, şehrini şehrinizin üzerine koymak isteyecektir. ve yine o, tanıdık güzler yaratmak isteyecektir zifiri karanlıığnda. gözünde bir ömür boyu biriktirdiği bebeğini kutsamak isteyecektir; nefretini, hüznünü, tüm bitiktirdiklerini kusmak isteyecektir ortalığa. tabi siz, yatak takımınızın kirlenmesini istemeyeceksinizdir. etçilinizin istenilen kıvama geldiğini anlayacak, daha da devam ettirirseniz bokunu çıkaracağınızı anlayacak ve tavına gelen yem karşısında dişlerinizi bileyeceksinizdir. tüm bunları yaptıktan sonra göreceksiniz ki etçiliniz servise hazırdır. buyurun, afiyetle sömürebilirsiniz, buyurun afiyetle tüketebilir, tükettikten ve kullandıktan sonra afiyetle bir köşeye atabilir ve yine afiyetle siktir edebilirsiniz...