yalnızız

entry105 galeri video1
    73.
  1. bir peyami safa romanı.

    muazzam. gerçekten muazzam bir roman. kendisini okumayı neden geciktirdim bilmiyorum, yirmi dakika evvel bitti kendisi ve tek bir kelime ile tanımlamak gerekir ise, muazzam.

    türk edebiyatı'nın uç noktası, en üst mertebe, çıtanın en yükseği, öncüsü, ustası.

    üslubu biraz ağır gibi gözükse de hızlıca alışılıyor. romanın üslubundaki en önemli unsur, her tasvirin ve eylem anlatısının aralarına sığınan psikolojik tahliller. insanı ve ilişkilerini irdeleyen, eleştiren romanın tahlilleri, okuyucunun yüzüne bir tokat gibi vuruluyor. okuyucu, insanoğlunun acı bir gerçeğini anlatan cümleyi okuduktan sonra, romanın öyküsüne dönen cümlelere geçtiğinde yazar adeta, ''hayır! dönme romana, yüzleş şu gerçekle!'' deyip birkaç kez daha tokat atıyor tahlillerle.

    şimdi öyküye gelelim.

    --spoiler--
    samim... etrafındakilerden daha zeki ve daha birikimli bir adam. 'simeranya' diye kurduğu ütopik dünya, 150 yıl sonraki dünyamızı anlatıyor. bu anlatıyı bir romana çevirmek isteyen samim, aslında kendi ideallerini, düşüncelerini bu kurguyla keşfediyor. simeranya dediği ve üzerine bir roman kurmak istediği evren aslında kendi fikri hayalleri ışığında aydınlanan arzuladığı dünya. ve tabii ki, peyami safa'nın da arzuladığı dünya diyebiliriz.
    en başta öykü, selmin karakteri ile merak uyandırıyor ve öyküye bu şekilde katılıyoruz. sonra işler komplike bir hal alıyor ve merali tanıyoruz. öykünün tamamını anlatacak ve eleştirecek değilim, onlar diğer entylerde yapılmıştır.

    sonuna değineceğim.

    sonda meral, paris'e gidip hürriyetine kavuşmak, arzuladığı hayatı yaşamak istiyor fakat ikinci benliği ile çatışıyor: meral, kendi deyimiyle, evden gittiğinde kendisinden bir şey kaybedeceğini düşünüyor. zorla odasına kitlendiğinde ne yapacağını bilemiyor. iki kişiliği arasındaki ruhsal kavga doruk noktasına çıkıyor ve meral intihar etmek istiyor. ne paris'e gidip hür yaşayacak ve ahlaksız diye nitelendirilecek, cemiyete, aileye, soya, şerefe leke sürdürecek; ne evde kalıp toplumun istediği fakat kendisinin zorla içerisine adapte edildiği yaşamı soluyacak. intihar etme düşüncesi ise, sigara yakarken döktüğü benzinin alev almasıyla kesiliyor ve kendisine gerek kalmadan yanıyor. burada peyami safa sanki merali cezalandırmış. onun yalanlarını, kendi buhranlarını dindirmek için de olsa etrafa saldığı aldatmacaların bir cezası.

    gerçi meralin ölmemiş olma ihtimali de mevcut.

    necile'nin ölümü ise samim'e indirilen ikinci bir tokat. yalnız olduğunu samim'in yüzüne bir kez daha vurulması. ne kadar bilgili ve zeki olursa olsun, yalnız kalmamak dürtüsünün refleksiyle diğer insanlara tutunuş çabası. meral'den daha üst olduğunu anladığı halde onun peşini bırakamaması gibi.
    --spoiler--

    yani kitap şunu diyor:
    ne kadar zeki olsak, ne kadar aptal, ne kadar bilgisiz, ne kadar daha bilgili veya daha az bilgili olsak da; yalnız olmamak için refleksif olarak birbirimize tutunmaya çalışıyoruz. fakat başarısız oluyoruz, zira samim'in dediği gibi: insanda iki kişilik, benlik vardır. biri sosyal, biri real. bu ikisi daima çatışır. insan, (bu kitapta samim) ne kadar zeki ve diğer insanlardan üst olursa olsun, bu evrede yine 'yalnız' kalacağı için acizdir. insan acizdir. ve yine kitabın sonlarında samim'in bahsettiği gibi:

    ''şehir hayatında, insanların arasında, yalnızız. evet, yalnızım, yalnızız.''

    aslında tek kelimeyle özetliyor kitap kendini, adıyla:

    ''yalnızız.''
    2 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük