artık sadece cinsel münasebetler çerçevesinde kullanılan, bizim ise çok daha genel öğrendiğimiz bir kelime. biz aşkı tutkuyla bağlandığımız her şey için kullanırdık. ne zaman bu kadar daraldı takip edemedim.
hala hatırlarım, eşimle yıllar önce en yoksul dönemlerimizde sokağa çıkar izmarit arardık. böyle şeyler hiç unutulmaz zaten, kim olduğunuzu unutmayasınız diye hep hafızanızın bir köşesine kazınır, kalır. çocuklara da söyleyemezdik, evde sıkıldık dolaşmaya gidiyoruz derdik. ama öyle çok yakın değildik benimkiyle, beraber pek çıkmazdık dışarıya. parklarda gezmeler, sinemalara gitmeler, sahillerde oturmalar hep gençlikte kaldı. ama işte kimseyle de böyle anları paylaşamıyor insan.
hayatın zorluğunu ana babana gösteremezsin, hissettirmeye çekinirsin. çocuklar zaten hissetmesin diye varını yoğunu ortaya koyarsın. eş dost öğrenirse mahcup olursun. ama eşinle aranda hiç gizli saklı yoktur, en zayıf, en pis, en korkunç neyin varsa ortadadır hep. hayatı paylaşırsın derler ya işte hayatın neyse onu paylaşıyorsun. paylaştıkça ikiniz de ona dönüşüyorsunuz.
ve bilmiyorum çok şey hissettim şu hayatta ama, hiç yalnız hissetmedim.