ayşegül

entry68 galeri video2
    25.
  1. Bir Akgün Akova şiiri daha:




    " Ayşegül

    bir ırmak seni çağırıyor Ayşegül
    Hitit tapınaklarını aşıp Anadolu'nun tüylerini ürperten rüzgar
    bir gökdürbünü çağırıyor
    ve samanyolunu ıslatan gözyaşları yıldızların
    ilk aşkından beri arayıp durduğun o anlam çağırıyor seni
    o anlam,
    yaşamı gözlerinden öpmek için sabahın buğulu aynasında
    bir kuş çağırıyor seni, dünyaya kanat takman için
    ve nereye varacağını kestiremediğin yollar
    ki sen ayakkabılarını arıyorsun ve bulamıyorsun
    bir zürafa çağırıyor,
    boynundaki kravat ağrılarını geçirmen için
    bir tren çağırıyor,
    öküzlerin şaşkın bakışlarından kurtarasın diye onu
    Ayşegül seni,
    seni Cervantes çağırıyor,

    "Don Kişot artık neden okunmuyor Ayşegül Hanım?
    bakın üzüntüsünden
    ülkenizin Milli eğitim Bakanı'na benzedi
    dostum Sanço! "
    bir ateş çağırıyor seni
    inebahtı'da batan tek kollu bir kadırga
    ve
    Çanakkale'de bataryaların önünde diz çöküp ağlayan ay
    kırmızı bir yağmur çağırıyor seni Ayşegül
    Çatalhöyük'te kapısı yıldızlara açılan evler
    ıssız adalar ve devrim yürüyüşleri çağırıyor seni aynı anda
    ellerin başka yere gidiyor ayakların başka yere
    ilkokul öğretmenin Şaziye Hanım çağırıyor,

    "Ayşegül, yavrum nereye gitti güzelim Türkçemiz? ";

    yoksul bir çocuk çağırıyor seni, oyuncağı olur musun diye
    bir yaprak, bak o niye çağırıyor vallahi bilmiyorum
    bir dudak çağırıyor seni,
    gözlerin çay bahçelerine benziyor diye
    Ayşegül, farkında mısın, bu şiir çağırıyor seni
    seni ve
    bir dağ yolundan başka bir şey olmayan
    ve yalnız çıplak ayakla yürününce
    tadına varılan
    aşkı"

    Akgün Akova
    1 ...