Efendimizinin kabrinin bulunduğu medinedeki insanların hal ve hareketlerini özetleyen bir yazıdır.
Medinede sabah başkadır. insanlar sevinçle uyanırlar. Ezanı Muhammedî yükselir mescidi nebeviden. Ve Medine sokakları bayram yerine döner. Bir dede hanımının elinden tutarak yürür. Bir çocuk mescidin bahçesinde koşar özgürce. Sabaha kadar belki de yeşil kubbeyi (efendimiz tam o yeşil kubbenin altında kabri bulunuyor) seyreden bir genç tebessüm ederek giriyor babüs selam kapısından. (Babüs selam kapısı mescidi nebeviye efendimizi selamlamak için girilen ilk kapı) ve yeşil elbiseleriyle insanlara hizmet edenlere imrenir bir peygamber aşığı. Bir kuş uçar cennet bahçesinin üstünden. Bir tekbir yayılır boşluğa ve bir olana ibadet edilir. Kimi ravzai mutahharada kılar namazını, kimi ashabı suffenin yerinde. Kimi şemsiyelerin altında yer bulamadığı için. Ve hıçkırıklarla secdeye kapanırlar. Sonra namaz bitince hotellere dönülür. Yeni kafileler gelir hotellere ve yeşil kubbeyi arayan gözler efendimize salatü selamlarla yıkanır. Asrı saadeti yaşamaya çalışırlar rehberin anlattıklarını ruhlarında canlandırarak.
Medinede öğlen başkadır. Güneş ikindiye kadar yalnız sayılır medine sokaklarında, çok sıcak olduğundan insanlar ya mescidi nebevinin içinde ibadete devam ederler yada hotellere gidip istirahat ederler ikindiye kadar. Ve ikindi namazından sonra canlılık artar, dükkânlar açılır. Buraya gelmek nasib olan yaşlı bir teyze torunlarına oyuncaklar alır. Hurmaları yüklenmiş bir genç eşeğiyle birlikte yürür Belki de melekler tebessüm eder onlara. Bir müzik marketten Kâbe imamlarının sesi yükselir. insan gerçekten normal bir yere gelmediğini anlıyor. Medine insanı iyidir, güleryüzlüdür. Tabi bazı insanlar sadece alışverişe gelmiş gibi kavga gürültüyle geçince zamanları, yazık olduğunu düşünür ve milyarlarca insan arasından buraya seçilip geldiklerini düşününce hiç iyi olmadığını anlarsınız. Belki de melekler bu tip insanlara milyarlarca insan arasından Allah seçti buraya gelmeyi nasib etti ama yazık etti derler.
Medinede akşam başkadır. Zemzem bidonlarından zemzem suyu içilir. ikram edilir insanlara. Dışarıdaki şemsiyeler kapanır ve gökyüzü tüm ihtişamıyla meydana çıkar. imanı derin olan kimi insanlar kainatın güneşinin atmosferine, ruhuna, oranın maneviyatına kendini öyle bir kaptırmıştır ki yıldızlar gökyüzü hiç farkedilmez bile. Ebu zer gıfari caddesini yağmur ıslatmasa da hasret gözyaşları ıslatır. Tabi insan sorguluyor yani imana, efendimize olan düşkünlüğü böylesine insanlar görünce. Heyecanla biri konuşur ve şöyle der; inanamazsın şu an seninle konuşurken mescidi nebeviye bakıyorum 10 tane minare, arşa yükselmiş gibi ve öyle heybetli görünüşleri varki anlatamam der ve devam eder bugün ikindi namazını cennet bahçesinde kıldık Hz Aişe sütununun önünde ( herkese nasib olmaz orada namaz kılmak çok ama çok özel bir alandır) der ve Allah sanada nasib etsin diye duada bulunur.
Medinede gece başkadır peygamber misafirleri dalınca uykuya melekler iner mescidi nebeviye.
Umreye gelmek nasib olmayan kimi peygamber sevdalılarının zor zamanları hatıra geliyor. Hep selam gönderiyorlar efendimize oraya gidenler vesilesiyle. Oraya gitmek tamamen nasib işi çünkü. Allah herkese nasib etmiyor oraları görmeyi. Umreden dönen bir insan hediye olarak yakınına oradan aldığı tesbihi hediye etmiş bir yakınına ve o yakını o tesbihi sabaha kadar koklamış efendimize olan hasreti saygıyı buradan anlayabilirsiniz. Medinede zamanda başkadır ve herşey bir başkadır kısaca.