son konuştuğum kız (ilişkim bile diyemiyorum) hasta edecek cinsten birisiydi. ne istediğini bilmeyen, bir sıcak bir soğuk davranırdı. lahmacun yemeyi seven, lahmacunun içersine çiğ köfte ve bulgur koyacak kadar da rahat birisiydi. gülüşü çok hoşuma gidiyordu. konuşması, gözleri, bazen de çocuksu tavırları.
ekşiden tanışmıştık. sevgilisinin ona yaptığı şeyler hakkında konuşurken tanışıverdik. sevgilisi tam bir douchebag derler ya öyle bir tipmiş. en azından yazdıklarına göre ben öyle anladım. zirvelere geldi. ilk gördüğümde büyülenmiştim. içimden bir ses acaba diyordu, diğer ses de sana bakmaz lan diyordu. hasta olduğunu duyduğumda hep yanında olmak istedim. arkadaşımdan duyduğum kadarıyla ailesiyle de iyi değildi. hatta annesinin yaptığı sarmaları yiyemeyecek kadar kötü. o günlerde annem sarma yapmıştı. bir kap alıp sarmaları dizip, 30 km yolu teptikten sonra evine kadar gelip sarmaları cesaret edip veremedim. çünkü tepkisinden çekiniyordum. veremedim diye kendime çok kızdım. çöpe salladım sarmaları. evini nerden biliyorsun dersen zirve sonrasında eve geç kalmış ve gidecek otobüs olmayınca kendim bırakmamı teklif ettim, gittik. kapısına kadar bıraktım. istese ana cadde üzerinde indir diyebilirdi. güveniyordu da belki? iyi geceler diyip yanağımdan öptü ama korkak bir ceylan gibi. hissettim. benden kaçıyor gibiydi. halbuki çok seviyordum. günler haftalar geçti, bazı insanlarla arasındaki bozukluktan dolayı benle de uzaklaştı. ne yapıyorsun dedim iyi ya tam da ben yatıyordum dedi, görüşelim dedi bakarız dedi. çok sevdiğim için kaçtı belkide. "seni öyle düşünemedim" dedi yıktı beni.