bu melankolik vahşeti durdurmak için kalp terbiyecimin numarasını vereceğim yazar. bir türlü doyurulamayan arzulardan bıkkın, mucizevi bir eylül gecesi niçin, ne amaçla buradayım ve yazıyorum, bilmiyorum. ay, ışığa gebe bir dolunay halinde olsa burada olmazdım, sanmıyorum.
insanlık, geniş toprakları olan bir memleket. küf, kurumuş yaprak ve çürüme kokuları ucuz bir parfümle üzeri örtülemeyecek kadar net olan bu günlerde, granit basamaklardaki çatlakların içine saklanmış o geniş memleketi oradan birlikte çıkarmak belki de yalnızca benim kutsalım olan hayal gücüme işlemiş bir birlikteliktir.
dişlerimizi fırçaladıktan sonra aynaya bakıp beyazlamış mı diye gülümsemekten başka sebepler de bulabilmeliyiz gülebilmek için karanlık geleceğimize. çünkü ne olursa olsun bu gözyaşı koridorunda birlikte sıkışıp kaldık. seksek oynayıp durmak yerine bir kapı bulmak, yoksa bile açmak, taşkın azizemizin bedelini ödeyebilmek için ufak bir görevdir. o pek kendini beğenmiş, soylu, kadir, gülünç, fahişe ölüm hanımefendi'yi daha fazla misafir etmemeliyiz çocuklarımızın bedenlerinde.
geleceğe tutacağımız ışık ile geçmişi de parlatmak dileğiyle...