herhangi bir nesneyi veya olguyu, ona yüklenilen anlamlardan bağımsız olarak değerlendirmek bence hakkaniyetli, doğru ve yeterince tutarlı olamaz.. islamiyeti müslümanlardan, milliyetçiliği milliyetçilerden azade düşünemeyiz.
bir kesim bayrak hakkında öyle düşünüyorken diğer kesim neden böyle düşünüyor, ona neden farklı anlamlar yüklüyor diye önce şöyle bir sorgulamak lazım. bu konuda, can dündar'ın güzel bir yazısı vardı; http://www.milliyet.com.t....2013/1683946/default.htm
en can alıcı kısmını kopyalıyorum. her şeyi özetliyor;
biz bayrağı, inkarla, zorla, eziyetle özdeşleştirdik...
kürtler, “türk bayrağı”nı, dağlara kazılmış “ne mutlu türküm diyene” yazılarının fonunda gördü en çok... “türkiye türklerindir” sloganının yanında gördü. “türküm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan sabah törenlerinin direğinde gördü...
dışkı yedirmek üzere köylerine gelen askeri cemsenin üzerinde gördü.
siz istediğiniz kadar “biz ‘türk’ derken onları da kastediyorduk” deyin; öyle hissetmeyenler için bayrak, “siz bizden değilsiniz, ama bize boyun eğeceksiniz”in sembolü oldu.
milli ant da öyle...
istiklal marşı da öyle...
bir açıdan aslında evet, bayrağa doğru bir algıyla yaklaşıldığı zaman kimsenin sorunu olmaz, niye olsun ki. fakat o sembol zamanında bir travma aracı olmuşsa bunun tamiri gerekli öncelikle. toplumsal bellek diye bir şey var.
bayragin o milliyetci, ırkçı cagrışımı silindiği takdirde rahatlıkla normalleşir, herkes o sembölde ortaklaşır, fakat bir taraf onu hala bir dayattırma aracı olarak kullandığı sürece, bir yüzleşme yaşanmadığı sürece tahrik unsuru olmaya devam eder, bu gerilim bitmez.